La Fontaine Masalları
La Fontaine Masalları kategorisi, ünlü Fransız fabl yazarı Jean de La Fontaine’in en bilinen eserlerinden oluşur. La Fontaine masalları, hayvan karakterler aracılığıyla insan davranışlarını mizahi ve düşündürücü bir şekilde anlatır. Her masalda bir öğüt bulunur ve evrensel değerler, dürüstlük, adalet ve akıl gibi temalar işlenir. “Aslan ile Fare” ve “Karga ve Tilki” gibi ünlü fabllar, çocuklar ve yetişkinler için hem eğlenceli hem de öğretici dersler sunar. La Fontaine’in masalları, hem Türk hem de dünya literatüründe önemli bir yer tutar, her yaştan okura keyifli bir okuma deneyimi sunar.
Öküz ve Kurbağa
Bir zamanlar yemyeşil bir ormanda, küçük bir su birikintisinin kıyısında, minik bir kurbağa babasıyla birlikte oturuyordu. Güneş ışıkları yaprakların arasından süzülerek suyun yüzeyinde dans...
Leylek ile Tilki: Misafirperverlik Dersi
Bir tilki, leyleği evine yemeğe davet eder ve ona geniş bir tabağa çorba sunar. Leylek uzun gagasıyla çorbayı içemezken, tilki keyifle içer. Ertesi gün, leylek tilkiyi davet eder ve bu kez çorbayı dar ağızlı bir sürahide sunar. Tilki, dar sürahiden çorbayı içemezken, leylek rahatça içer. Leylek, misafirlere nasıl davranırsan, sana da öyle davranılacağını anlatır. Tilki, yaptığı hatayı kabul eder ve leylekten özür diler. Masal, misafirperverlik ve dostlukla ilgili bir ders verir.
Kurbağalar ile Tavşanlar
Korku içinde yaşayan tavşanlar, bir gün yabani at sürüsünden kaçarken göl kıyısına sığınır. Orada, kendi ayak seslerinden korkarak suya atlayan kurbağaları görürler. Bu olay, tavşanlara her zaman kendilerinden daha zor durumda olanların da olabileceğini ve korkularının düşündükleri kadar büyük olmadığını öğretir. Tavşanlar, bu dersle birlikte korkularını daha bilinçli bir şekilde yönetmeye karar verirler.
Dağdaki Yarıktan Çıkan Fare
Bir gün köylüler, dağların sarsılıp duman çıkardığını ve büyük bir felaketin yaklaştığını düşünerek korkuyla beklemeye başlar. Herkes devasa bir olayın gerçekleşeceğinden emindir. Büyük bir yarık açılır, köylüler heyecanla sonucu bekler. Ancak sonunda, o yarıktan yalnızca küçük bir fare çıkar. Bu olay, köylüler için önemli bir ders olur: “Çok gürültü varsa, büyük bir şey bekleme.”
Son Pişmanlık Fayda Etmez
Bataklıkta özgürce yaşayan kurbağalar, başlarında bir kralın düzen sağlaması gerektiğini düşünerek Jüpiter’e başvurur. Jüpiter onlara bir kütük gönderir; başta korksalar da kütüğün zararsız olduğunu anlarlar ve eski hayatlarına dönerler. Ancak, bazı kurbağalar gerçek bir kral istediklerinde, Jüpiter bu kez bataklığa bir leylek gönderir. Leylek kurbağaları avlamaya başlayınca, kurbağalar pişman olur ve baskıcı bir yönetim altında yaşamaktansa özgür kalmanın değerini anlarlar.
Güç Kaybolunca Gelen İntikam
Yaşlı ve güçsüz düşen aslan, ininin önünde son nefeslerini vermektedir. Eskiden ondan korkan orman hayvanları, artık ona yaklaşarak intikam almak için cesaret bulurlar. Yaban Domuzu dişleriyle aslana saldırır, Yaban Öküzü boynuzlarını onun sırtında biler. Son olarak Eşek, iyice cesaretlenip aslanın yüzüne tekme atar. Aslan, bu aşağılayıcı darbeler karşısında acı içinde, "Korkaklar, ancak ölüm döşeğinde olan bir efendiyi aşağılayabilir," diyerek inler.
Açgözlü Kurt ile Masum Kuzu
Bir gün bir dere kenarında su içen açgözlü bir kurt, aşağıda aynı dereden su içen masum bir kuzuyu fark eder. Aç karnını doyurmak için kuzuya suç yüklemek isteyen kurt, ona suyu bulandırmakla ve saygısızlıkla suç atar. Kuzu, kendini mantıklı açıklamalarla savunsa da kurt, bahaneler üreterek ona saldırır ve sonunda masum kuzuyu yer. Kuzu son nefesinde, “Zalime, her türlü bahane uyar,” diyerek haksızlığa uğradığını dile getirir.
Şehir Faresi ve Köy Faresi’nin Farklı Dünyaları
Şehir Faresi, köyde yaşayan kuzeni Köy Faresi’ni ziyaret eder ve köydeki mütevazı sofrayı küçümser. Şehirdeki lüks yaşamı övmek için Köy Faresi’ni büyük bir heyecanla şehre davet eder. Şehirde, Köy Faresi hiç görmediği yiyeceklerle dolu zengin bir sofrayla karşılaşır, ancak bu keyif uzun sürmez. Evin köpekleri büyük bir gürültüyle salona dalınca fareler korkuyla kaçar. Köy Faresi, şehirde korku içinde yaşamaktansa, köydeki huzurlu ve sade hayatına dönmeyi seçer. Bu masal, huzur dolu sade bir yaşamın lüks dolu fakat güvensiz bir hayata tercih edilebileceğini anlatır.
Aslan ile Fare
Güçlü bir aslan, ormanda dinlenirken yanına minik bir fare gelir. Fare yanlışlıkla aslanın üstüne tırmanınca, aslan onu yakalar. Fare, hayatını bağışlaması için aslana yalvarır ve bir gün ona yardım edebileceğini söyler. Aslan bunu gülünç bulsa da fareyi serbest bırakır. Bir süre sonra aslan, avcılar tarafından kurulan bir ağa yakalanır. O sırada fare gelip ağın iplerini kemirir ve aslanı kurtarır. Aslan, küçük bir canlının bile bir gün işe yarayabileceğini anlar ve böylece ikisi dost olur.
Leylek ile Kurt
Bir kurt, yakaladığı avını yerken boğazına bir kemik takılır. Acı içinde etrafa koşarak, kemikten kurtulmak için yardım ister. Bir leylek, onu kurtarmayı kabul eder ve kurdun boğazındaki kemikleri çıkarır. İşini bitirdikten sonra leylek, kurttan vaadettiği ödülü ister. Ancak kurt, leyleğe sadece başını bir kurdun ağzından çıkarttığı için hayatta kaldığını söyler ve bu durumun kendisi için yeterince büyük bir ödül olduğunu belirtir. Masal, minnettar olmakla açgözlülüğün bir arada bulunamayacağını anlatır.
Horoz ile İnci Tanesi
Neşeli horoz, tarlada inci bulur ama mısırı tercih eder. Değerli şeylerin, onları takdir eden ellerde anlam kazandığını anlatan kısa ve öğretici bir masal.
Açgözlü Köpek ve Gölgesi
Açgözlü köpek masalı, elindekini bırakıp olmayanı istemenin zararını anlatır. Yansımasını başka bir köpeğin ağzındaki et sanan köpek, açgözlülüğü yüzünden sahip olduğu eti kaybeder.
