Marcus ve Aslan

Bir zamanlar, Marcus adında bir köle, zalim efendisinin eziyetlerinden bunalıp ormana kaçarak özgürlüğüne kavuşmaya çalışıyordu. Kaçtığı bu yabancı ormanda, korku ve merak içinde dolaşırken, birdenbire kulaklarına kesik kesik gelen acı dolu iniltiler çalındı. Sesin kaynağını arayan Marcus, karşısında devasa bir aslan gördü. Bu manzara karşısında korkudan olduğu yere çakıldı. İçgüdüsel olarak kaçmak istese de, aslanın yerinden kımıldamadığını fark edince cesaretini topladı ve dikkatlice yaklaşmaya başladı.

Yaklaştığında, aslanın pençesini uzatıp inleyerek yardım istediğini fark etti. Kocaman pençe, bir dikenin batmasıyla şişmiş ve kanıyordu. Marcus, hayvanın bu çaresiz hali karşısında duyduğu korkuyu bir kenara bırakıp harekete geçti. Titreyen elleriyle dikenin yerini buldu ve bir hamlede çekip çıkardı. Pençeyi temizledikten sonra, kendi gömleğinin bir parçasını yırtarak yaranın üzerine sardı. Aslan, acısı dinince yavaşça ayağa kalktı ve minnettarlığını göstermek için Marcus’un ellerini yalamaya başladı. Kısa süre sonra, sanki dost olmuş gibi, Marcus’u peşine takarak onu inine götürdü.

Aslan, minnettarlığını daha da ileriye taşıyarak, her gün avladığı taze etleri Marcus’a getiriyor, ona adeta kendi ailesinden biriymiş gibi davranıyordu. Ancak bu huzurlu yaşam uzun sürmedi. Bir avcı grubu, Marcus ve aslanı yakalayarak şehirdeki arenaya götürdü. Marcus, aç bir aslanın önüne atılmak üzere bir zindana kapatıldı; dostu olan aslan da aç bırakıldı.

Gün gelip çattığında, arenada heyecan doruktaydı. İmparator ve kalabalık, Marcus’un korku dolu haliyle yüzleşmesini izlemek için toplanmıştı. Marcus’u ortaya çıkardılar, ardından uzun süredir aç bırakılan aslanı salıverdiler. Aslan, kükreyerek ve köpükler saçarak Marcus’a doğru koştu. Fakat tam avının üzerine atılacakken bir an durakladı ve kokusunu aldı. Dostunu tanıyan aslan, hemen dört ayağının üzerinde yere çöktü ve sevgiyle Marcus’un ellerini yalamaya başladı.

Bu beklenmedik sahne, herkesin yüreğini derinden etkiledi. İmparator, olanları öğrenmek için Marcus’u yanına çağırttı ve baştan sona hikâyeyi dinledi. Anlatılanlar, İmparator’un kalbinde büyük bir merhamet uyandırdı. Derhal Marcus’un özgür bırakılmasını ve aslanın ormana salıverilmesini emretti.

Bu olay, dostluğun ve minnettarlığın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi. Marcus, aslanın hayatını kurtarmış, karşılığında da aslan ona sonsuz bir sadakat sunmuştu.

Minnettarlık, asil ruhların şanıdır.

İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz