Grimm Masalları

Prenses altın topunu kuyuya düşürür, kurbağa yardım eder. Sözünü tutan prenses büyüyü bozar, kurbağa prens olur. Masal, dostluk ve verilen sözün önemini anlatır.

Tilki, sürekli kendisinden yiyecek isteyen ve ona baskı kuran kurtla birlikte yaşamaktadır. Kurtun isteklerini yerine getirmek zorunda kalan tilki, ondan kurtulmak için planlar yapar. Tilki her seferinde kurnazlıkla kurdu doyurur, ancak açgözlü kurt daha fazlasını ister ve kendi başına harekete geçtiğinde hep yakalanıp dayak yer. Sonunda, tilki kurdu bir kilerde tuzlanmış etlerle oyalarken kurt açgözlülüğü yüzünden karnını o kadar şişirir ki, kaçamaz. Çiftçi tarafından yakalanıp öldürülür. Tilki ise bu fırsatı değerlendirip açgözlü kurttan tamamen kurtulmuş olur.

Bir değirmenci, su perisinin yardımıyla zenginleşti, ancak bunun karşılığında evinde doğan ilk canlıyı ona vermeye söz verdi. Bu canlı, oğlu oldu. Yıllar sonra su perisi oğlunu suya çekti. Genç adamın karısı, yaşlı bir kadının verdiği sihirli eşyalarla kocasını kurtarmaya çalıştı, sonunda başarılı oldu. Kaçarlarken su perisinin saldırısıyla hayvana dönüşüp birbirlerinden uzak düştüler. Yıllar sonra bir vadide karşılaşıp birbirlerini tanıdılar ve mutlu bir şekilde kavuşarak hayatlarına devam ettiler.

Bir zamanlar bir kirpi, tavşanla karşılaşır ve kısa bacaklarıyla alay edilmesine dayanamayarak bir yarış yapmayı teklif eder. Kirpi, tavşanın hızına güvenerek onu geçebileceğini iddia eder ve aralarındaki yarış, bir altın lira üzerine yapılır. Kirpi, yarışa başlamadan önce eşiyle bir plan yapar. Eşi, tavşanı kandırmak için tarlanın bir ucunda, kirpinin tam tıpatıp aynısı olarak saklanır. Tavşan sürekli olarak aşağı ve yukarı koşarken, kirpi ve karısı onu aldatır ve tavşan sonunda yorgunluktan yere yığılır. Kirpi, altın lirasını kazanır ve mutlu bir şekilde eve döner. Masal, kibirli tavşana ders veren kirpinin zekâsını ve eşinin desteğini vurgular.

Bir zamanlar bir çift vardı, ama ne kadar çok isteseler de bir türlü çocuk sahibi olamıyorlardı. Kadın, bir gün umudunu kaybetmeden "Tanrı sonunda bana...

Cesur Yürekli Terzi, yedi sineği tek darbede öldürerek kahraman olduğunu ilan eder ve maceraya atılır. Zekâsını kullanarak devleri, bir gergedanı ve bir yabandomuzunu alt eder. Kralın kızıyla evlenir ve krallığın yarısını alır. Akıllılığı sayesinde tüm engelleri aşarak sonunda kral olur.

Külkedisi masalı, iyilik, sabır ve umudun zaferini anlatan bir peri masalıdır. Külkedisi, sihirli kuşun yardımıyla prensin balosuna gider, düşürdüğü ayakkabıyla bulunur ve mutluluğa kavuşur.

Bir yaşlı keçinin yedi yavrusu varmış. Keçi ormana gitmek üzere ayrıldığında, yavrularına kurtla ilgili uyarılarda bulunmuş. Ancak kurt, çeşitli hilelerle kendini keçinin annesi gibi tanıtmaya çalışmış, ama yavrular, sesinden ve ayaklarından kurdu tanımışlar. Sonunda kurt, yavruları yakalamış ve hepsini yemiş, yalnızca en küçük oğlak kurtulmuş ve annesine durumu anlatmış. Keçi, kurdun karnında yavrularının hayatta olduğunu fark ederek, onu uyurken kesip yavruları çıkarıp kurtarmış. Ardından taşlarla kurdun karnını doldurmuşlar. Kurt boğulmuş, yavrular ise anneleriyle birlikte sevinçle dans etmişler.

Bir adamın yedi oğlu varken, sonunda bir kızı olur, ancak kız çok zayıf doğar. Kızın vaftizi için su getirmeye giden oğulları bir kazaya karışır ve baba öfkelenerek onları kargaya dönüştürür. Yıllar sonra büyüyen kız, kardeşlerinin karga olduğunu öğrenir ve onları kurtarmaya karar verir. Uzun bir yolculukta güneş, ay ve yıldızlardan geçerek sırça saraya ulaşır. Orada, bir fedakarlık yaparak kardeşlerine ulaşır ve onların tekrar insana dönüşmesini sağlar. Aile sonunda mutlu bir şekilde birleşir.

Yaşlanan bir eşek, işe yaramaz hale geldiğini fark edip Bremen’e giderek kent çalgıcısı olmaya karar verir. Yolda kendisi gibi terk edilen bir köpek, kedi ve horozla karşılaşır ve hepsi birlikte Bremen’e doğru yola çıkar. Gece olunca konakladıkları ormanda, uzaktaki bir evde hırsızların olduğunu görürler. Haydutları korkutup kaçırmak için seslerini birleştirip büyük bir gürültü çıkararak evi ele geçirirler. Bremen’e gitmekten vazgeçip huzur içinde bu evde yaşamaya başlarlar.

Bir zamanlar çocuk sahibi olmayı dileyen bir kral ve kraliçe, sonunda çok güzel bir kız çocuğuna kavuşmuş. Ancak, törene davet edilmeyen bir bilge kadın, prensesin on beş yaşına geldiğinde bir iğneye dokunarak derin bir uykuya dalacağını lanetlemiş. Prensesin bu uykuya dalmasıyla saraydaki herkes uyumuş, sarayın etrafı dikenli bir çitle kaplanmış. Yıllar sonra cesur bir prens gelmiş, uyuyan güzeli bulup onu öpmüş. Prenses ve tüm saray halkı uyanmış, prensle prenses evlenip mutlu bir hayat sürmüşler.

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalı, kötü üvey annenin Pamuk Prenses'i kıskandığından ondan kurtulmak istemesini anlatır. Pamuk Prenses, yedi cücenin evine sığınır ve burada onlarla yaşamaya başlar. Üvey anne, Pamuk Prenses'ten kurtulmak için zehirli bir tarak ve elma kullanır, böylece Pamuk Prenses bayılır. Cüceler onu camdan bir tabuta koyar. Bir gün bir prens onu bulur ve canlanmasını sağlar. Pamuk Prenses, prensle birlikte mutlu bir hayat sürer ve üvey anne cezasını bulur.