Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız ormanların ötesinde, yemyeşil tepelerin arasında kurulmuş şirin mi şirin bir köy varmış. Bu köyün adı Güzelce’ymiş. Güzelce köyünün en neşeli, en meraklı çocuğu ise 8 yaşındaki Nehir’miş.
Nehir’in en sevdiği şey soru sormakmış. Sabah uyanır uyanmaz, güneşi görür görmez:
— Anne, güneş neden hep doğudan doğar?
Kahvaltı ederken:
— Peynir nasıl yapılır?
Bahçede oynarken:
— Karıncalar neden sırayla yürür?
Nehir’in soruları hiç bitmezmiş. Ailesi, komşuları, hatta köydeki tavuklar bile bu sorulardan nasibini alırmış. Ama Nehir’in en sevdiği yer, köyün tek okuluymuş. Her sabah heyecanla okula gider, öğretmeni Gül Hanım’ı pür dikkat dinlermiş. Gül Öğretmen de Nehir’in bu öğrenme aşkına hayran kalır, her sorusunu sabırla yanıtlarmış.
Bir gün Gül Öğretmen sınıfta bir etkinlik yapmaya karar vermiş.
“Bugün bir hayal defteri yapacağız çocuklar,” demiş. “Bu deftere büyüyünce ne olmak istediğinizi çizeceksiniz. Hayaliniz ne olursa olsun, unutmayın: Her büyük hayal bir adımla başlar!”
Nehir defterini almış, kalemini eline sıkıca tutmuş ve düşünmeye başlamış. Uzaya gitmek mi isterdi, bir ressam mı olmak isterdi, yoksa kocaman bir çiftlikte mi yaşamak isterdi? Sonra aklına Gül Öğretmen gelmiş. Onun sabrı, sevgisi ve bilgi dolu bakışları… O anda kararını vermiş. Defterine kocaman harflerle yazmış:
“Büyüyünce öğretmen olacağım!”
Altına da renkli kalemlerle bir resim yapmış. Nehir, siyah tahta önünde, elinde tebeşir, başında çiçekli bir taç, karşısında gülen öğrenciler… O gün Nehir’in içinde minik bir tohum filizlenmiş. Adı hayal olan bir tohum.
O günden sonra Nehir, sadece derslerine değil, çevresindekilere de daha çok dikkat etmeye başlamış. Kardeşine okuma öğretmiş, köydeki yaşlı teyzeye mektup yazmayı göstermiş, arkadaşlarına birlikte çalışmanın önemini anlatmış. Çünkü Nehir, öğretmen olmak için sadece bilgili olmanın değil, sabırlı, anlayışlı ve sevgi dolu olmanın da önemli olduğunu öğrenmiş.
Yıllar geçmiş. Nehir büyümüş. Lise bitmiş, üniversite kazanılmış. Nehir artık şehirde büyük bir okulda eğitim görüyormuş. Ama ne zaman canı sıkılsa, köyünü ve o ilk hayal defterini hatırlarmış.
Bir gün, mezuniyet töreninden sonra Gül Öğretmen’e mektup yazmış:
“Sevgili Gül Öğretmen’im,
O küçük sınıfınızda büyüyen koca bir hayal vardı. Siz, o hayale inandınız. Şimdi sıra bende. Artık ben de öğretmen oldum. Bir gün sizin gibi bir sınıfım olacak ve orada yeni hayaller filizlenecek.
Sevgiyle,
Elif Öğretmen.”
Yıllar sonra, Güzelce köyüne dönen genç bir kadın, elinde kitaplarla, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle okul kapısından içeri girmiş. Tahtaya adını yazmış:
“Nehir Öğretmen”
Ve o gün sınıfta bir etkinlik başlamış.
“Hayal defterinizi çıkarın çocuklar.” demiş.
“Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz, çizin bakalım.”
Ve böylece, bir zamanlar hayal kuran Nehir, şimdi başkalarının hayallerine tohum olmuş…
Bu masalı da okuyun: Küçük Seyyah ve Bilgelik Yolculuğu