Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda yaşayan sevimli bir koyun ve onun Minik adında akıllı mı akıllı bir kuzusu varmış. Her gün koyun ot toplamaya çıkmadan önce yavrusuna sıkı sıkı tembih edermiş:
“Bak yavrum Minik, ben dönene kadar kimseye kapıyı açma. Hele ki kurda hiç açma! O seni kandırıp yer, aman dikkat et!”
Minik, “Tamam anneciğim,” diyerek dikkatle dinlemiş annesini.
Koyun çıkıp gidince, aç kurt fırsat bu fırsat diye düşünmüş ve kuzunun kapısını çalmış:
“Minik, yavrum, aç kapıyı! Ben geldim, annenim ben, sana ot getirdim!” demiş kalın, çatallı bir sesle.
Minik, “Hayır, sen annem olamazsın. Annemin sesi incecikti, senin sesinse koca kurt gibi kalın!” diye kapıyı açmamış.
Kurt, sinirlenmiş ama vazgeçmemiş. Hemen tebeşir satan bir dükkana gidip biraz tebeşir alarak sesi incecik yapmanın bir yolunu bulmuş. Tekrar kuzunun kapısına varıp bu kez incelmiş sesiyle:
“Minik, yavrum, aç kapıyı. Bak, annen geldi, sana ot getirdim,” diye fısıldamış.
Bu kez Minik neredeyse inanıyormuş ama tam kapıyı açacakken kapının altından kurdun kara, kocaman ayaklarını fark etmiş. “Sen benim annem olamazsın! Annemin ayakları kınalı, seninkilerse simsiyah!” diye bağırmış.
Kurt hemen gidip ayaklarını kına ile boyamış ve tekrar kuzunun kapısına dayanmış: “Minik, bak, ayaklarım da kınalı şimdi. Ben geldim yavrum, hadi kapıyı aç.”
Bu sefer Minik şüphelenmeden kapıyı açmış. Kurt hemen içeri dalarak kuzuyu mideye indirmiş ve yorgunluktan kapının yanına serilmiş yatmış.
Akşam olmuş, koyun eve döndüğünde yavrusunun onu karşılamadığını görünce şüphelenmiş. Kapıyı zorlaya zorlaya açıp içeri girmiş, bir de bakmış ki Minik ortalarda yok, yerde uyuyan bir kurt yatıyor. Koyun hemen anladığı gibi koşup bir makas almış ve kurdun karnını açmış. Minik sapasağlam içeriden çıkmış. Koyun, kurt uyanmadan karnını taşlarla doldurmuş ve karnını tekrar dikmiş.
Bir süre sonra kurt uyanmış, karnında ağır bir yük hissetmiş. O sırada koyun ona, “Bu ağırlıktan kurtulmak için git, bol bol kum ye ve su iç, sonra da bayırdan yuvarlan,” demiş. Kurt da aynen denileni yapmış. Bol bol kum yiyip su içmiş, sonra bayırdan yuvarlanmış; ama karnı patlayıp oracıkta ölmüş.
Koyun ve yavrusu Minik, bundan sonra hep huzur içinde yaşamış.