Masal OkuYaşa Göre11+ Yaş MasallarıUykusuz Yıldızın Dönüşü

Uykusuz Yıldızın Dönüşü

Bir zamanlar, ufuk çizgisinin ötesinde, denizlerin mavi pırıltılarla dans ettiği, rüzgârın hışırtılı bir ninni gibi ağaç dallarını okşadığı uzak bir krallık varmış. Bu krallıkta, büyünün dokunuşuyla can bulmuş ormanlar, geceleri yıldız tozuyla parıldayan göller, ve dağların zirvesinde gizlenen, karlı vadilerde yankılanan kadim sırlar yaşarmış.

Krallığın en uç noktasında, dağların arasında saklı küçük bir köy bulunurmuş. Bu köyde, çevresindeki dünyayı keşfetmek için sabırsızlanan küçük bir kız yaşarmış. Adı Lira’ymış. Gözleri, ay ışığı altında parlayan iki yıldız gibi aydınlık, saçlarıysa rüzgârda savrulan yumuşak bulutlar kadar beyazmış. Lira, her gece köyün etrafını saran sık ağaçların arasına gizlice girer, ormanın fısıldayan seslerine kulak verirmiş.

Bir gün, Lira eski bir efsane duymuş. Ormanın derinliklerinde, bin yıllık bir ağacın kalbinde yaşayan bir ruhun, “Uykusuz Yıldız” olarak bilinen kadim bir varlığın olduğunu anlatan bir hikâye… Uykusuz Yıldız’ın, gökyüzünden düşen ve yeryüzünde kaybolan bir yıldız olduğu söylenirmiş. Bir zamanlar gökyüzünde parlayan, ama insanlığın arzuları ve hırsları yüzünden ışığını kaybeden bu yıldız, şimdi dünyada yalnızca en saf kalpli insanı bekliyormuş. Kim yıldızın yüreğine dokunursa, ona sonsuz bilgelik ve dünyanın sırlarını armağan edecekmiş.

Lira, bu efsaneyi duyduktan sonra gözlerinde yeni bir ışıkla dolmuş. O gece ay, her zamankinden daha parlak, rüzgâr her zamankinden daha sessizmiş. Lira, cesur adımlarla ormanın derinliklerine doğru yol almaya başlamış. Ağaçların dalları hafifçe eğilmiş, sanki Lira’yı kutsarcasına yolunu açmış. Ormanın içi giderek karanlıklaşırken, Lira bir şey fark etmiş: Etrafındaki sesler değişiyormuş. Kuşların cıvıltısı yerini hüzünlü bir şarkıya bırakmış, yaprakların hışırtısı ise yumuşak, tatlı bir fısıltıya dönüşmüş.

Saatlerce yürümüş Lira. Ay gökyüzünde en yüksek noktasına ulaştığında, aniden karşısında devasa, göğe yükselen bir ağaç belirmiş. Bu, efsanelerde anlatılan bin yıllık ağaçmış. Kökleri yeryüzünün derinliklerine kadar inen, dalları ise yıldızlara dokunan bu muazzam varlık, zamanın ötesinde yaşamaya devam ediyormuş. Ağacın gövdesine yaklaştıkça, ağaçtan yayılan altın bir ışık gözlerini kamaştırmış.

Ağacın tam ortasında, yüzyıllardır uyuyan bir yıldız parlıyormuş. Yıldızın ışığı, etrafındaki her şeyi büyülü bir hale dönüştürmüş. Lira, ellerini usulca yıldıza uzatmış. Elleri yıldızın yüzeyine dokunduğunda, etrafındaki dünya bir anda durmuş gibi olmuş. Zaman donmuş, rüzgâr susmuş, ve ay, Lira’nın üzerine gümüş ışıklarını dökmeye başlamış.

“Sen mi geldin?” diye fısıldamış yıldız. Sesi, rüyaların içinde yankılanan bir melodi gibi zarifmiş. Lira, gözlerini kapatarak, yıldızın sıcaklığını hissetmiş.

“Evet,” demiş Lira, “Senin hikâyeni duydum. Seni bulmak istedim.”

Yıldızın ışığı bir an için daha da yoğunlaşmış. “Beni bulmak isteyen çok kişi oldu, ama yalnızca senin kalbin ışığımı görebildi. Şimdi, dileğini söyle, saf yüreklim.”

Lira, uzun uzun düşünmüş. Yıldız, bilgelik, güç ya da ölümsüzlük gibi şeyler sunabilirmiş, ama Lira’nın kalbinde başka bir dilek varmış.

“Dünyaya tekrar ışığını vermeni istiyorum,” demiş Lira. “İnsanlar umudu unuttu. Gökyüzü, yıldızsız kaldı.”

Yıldız, bu dileği duyunca uzun bir sessizlik olmuş. Sonra, yavaşça, Lira’nın dileğini kabul etmiş gibi etrafındaki ışık genişlemiş. Yıldız, gökyüzüne yükselmiş, parlayan bir huzme gibi yavaşça geceye karışmış. Gözden kaybolduğunda, Lira’nın yüzünde tatlı bir gülümseme belirmiş.

O gece, tüm dünya, Uykusuz Yıldız’ın gökyüzüne dönmesiyle parıldamış. Lira ise bir sırdaş gibi yıldızlara bakıp, sessizce ormanın derinliklerinden köyüne geri dönmüş. Artık bilirmiş ki, her yıldız, bir kalbin yansımasıdır.

Ve o günden sonra, gökyüzünde hiç yıldızsız bir gece olmamış.

İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz