Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ormanların arasında, dağların gölgesinde saklanan büyüleyici bir köy varmış. Bu köyün en cesur, en meraklı sakini ise henüz yedi yaşındaki Maviş adında bir kız çocuğuymuş. Kıvırcık saçları, pırıl pırıl parlayan gözleriyle köyde her görenin dikkatini çeken Maviş, ormanın derinliklerine dair bitmek bilmeyen sorular sorar, her gün yeni bir macera peşinde koşarmış.
Bir gün, ormanda büyükbabasından duyduğu “Mavi Göl”ün izini sürmeye karar vermiş. Köyde herkes, bu gölün sihirli olduğunu, gölde yansıyan her şeyin aslında bir hayalden ibaret olduğunu anlatır dururmuş. Maviş bu hikayeleri dinledikçe hayallere dalar, gölü bulup kendi yansımasında ne göreceğini çok merak edermiş.
Ertesi sabah, güneşin ilk ışıklarıyla uyanan Maviş, en sevdiği kırmızı pelerini omzuna atıp ormana doğru yola çıkmış. Orman, o sabah mistik bir sisle örtülmüş, ağaçların gövdeleri arasında mavi parıltılar dans ediyormuş. Maviş’in adımları yumuşacık yosunlara, şakırdayan yapraklara bastıkça, doğanın melodisi kulağında yankılanıyormuş. Ormanın derinliklerinde yürürken kulağına ince bir fısıltı çalınmış:
“Maviş, gölü bulmak istiyorsan kalbinin sesini dinle…”
Bu sesi duyunca bir an duraksamış ama maceraya olan isteği onu ileriye taşımış. Gün boyunca yürümüş; çalılardan, derelerden geçmiş, yolunu kaybetse de yılmamış. Tam pes etmek üzereyken, karşısına ışıltılı bir açıklık çıkmış. Orada, hayallerin gölgesi gibi parlayan Mavi Göl uzanıyormuş!
Göle yaklaşan Maviş, suyun üzerine eğilmiş ve yansımasını dikkatle incelemiş. Fakat gördüğü kendi yansımasından fazlasıymış! Gölde, büyük bir ormanın koruyucusu olarak güçlü ve cesur bir genç kız görüyormuş. Bu genç kız, ormanın tüm canlılarıyla konuşabiliyor, onlara yol gösteriyor ve ormanın dengesini sağlıyormuş. Gözleri ışıl ışıl parlayan Maviş, kendisine bakan bu görüntünün içinde kalbinin gerçek arzularını görmüş: Doğayı koruma, hayvanlara yardım etme ve köyüne ışık olma arzusu.
O anda, gölden sihirli bir ışık yükselmiş ve Maviş’in yüreğini ısıtmış. “Kalbinin sesini dinleyen, her zaman yolunu bulur,” diye fısıldamış göl. Maviş, o andan itibaren büyüyünce ormanın koruyucusu olmaya karar vermiş. Köyüne döndüğünde, Mavi Göl’den öğrendiklerini köylülere anlatmış ve doğayı, hayvanları korumak için tüm köylüyü bir araya getirmiş.
Maviş’in bu kararlılığı, yıllar içinde köyü güzelleştirmiş, ormanı canlandırmış. Herkes Mavi Göl’ün gizemini ve Maviş’in cesaretini anlatır, çocuklar onun yolundan gitmek istermiş.
İşte o gün bugündür, kalbini dinleyip cesur adımlar atan her çocuk, Maviş’in hikayesinden ilham alırmış. Çünkü en güzel yol, kalbin sesini dinlediğimiz yoldur.
Ve gökyüzünde parlayan yıldızlar, Mavi Göl’ün huzurlu ışıklarını hâlâ hatırlatırmış…