Bir varmış bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yemyeşil ormanlarla kaplı bir vadide, Minik adında çok meraklı bir kaplumbağa yaşarmış. Minik, diğer kaplumbağalar gibi yavaş yürür ama soruları hiç bitmezmiş. Her sabah güne uyanır uyanmaz annesine, “Bugün yeni ne öğrenebilirim?” diye sorarmış.
Bir gün yağmur yağmış, sonra gökyüzü birden aydınlanmış ve kocaman, rengârenk bir gökkuşağı çıkmış. Minik, büyüleyici bu manzarayı görünce hemen karar vermiş:
“Gökkuşağının sonuna gidip orada ne olduğunu göreceğim!”
Annesi endişeyle, “Gökkuşağının sonu ulaşılmazdır, Minik. Ama yol boyunca çok şey öğrenebilirsin,” demiş.
Minik ise, “Ben denemeden bilemem,” diyerek minik sırt çantasını takmış, biraz meyve, biraz su ve bir de harita alıp yola koyulmuş.
Birinci Durak: Bilge Baykuş’un Ağacı
İlk olarak kocaman bir meşe ağacının altında Bilge Baykuş’la karşılaşmış.
“Nereye böyle, küçük dostum?” demiş Baykuş.
“Gökkuşağının sonuna gidiyorum. Orada ne olduğunu öğrenmek istiyorum.”
Baykuş gülümsemiş:
“Bilgi aramak güzel bir şeydir. Ama gökkuşağının sonunda ne olduğunu merak etmekten önce, yolun sana ne öğrettiğine bak.”
Ve Minik’e minik bir not defteri vermiş:
“Her öğrendiğini buraya yaz. Böylece bilgilerin seninle kalır.”
İkinci Durak: Çalışkan Karıncaların Yuvası
Minik yoluna devam ederken, yerde durmadan çalışan bir grup karıncayla karşılaşmış. Hepsi sırayla yiyecek taşıyormuş.
“Bu kadar çalışmayı nasıl başarıyorsunuz?” diye sormuş Minik.
Karıncaların lideri gülümseyerek cevaplamış:
“Birlikte çalışıyoruz. Her birimizin görevi var. Sabırla ve birlikte hareket ettiğimizde büyük işler başarabiliyoruz.”
Minik, bu dersi not defterine yazmış:
“Birlikte çalışmak, büyük işler başarmanın anahtarıdır.”
Üçüncü Durak: Renkli Çiçek Bahçesi
Minik biraz daha ilerlemiş ve rengârenk çiçeklerle dolu bir bahçeye ulaşmış. Çiçeklerin arasında dans eden kelebeklerle tanışmış.
“Bu kadar güzel görünüyorsunuz, sırlarınız ne?” diye sormuş.
Bir kelebek cevaplamış:
“Her çiçeğin kendi rengi, kokusu ve özelliği vardır. Farklılıklarımız sayesinde bu bahçe güzelleşiyor.”
Minik, bunu da yazmış:
“Farklılıklar güzellik getirir. Herkesin bir rengi vardır.”
Son Durak: Gökkuşağının Altı
Minik yolun sonunda bir tepeye ulaşmış. Gökkuşağı tam tepenin üzerine düşüyor gibiymiş. Koşmuş, tırmanmış, zirveye ulaşmış ama… Gökkuşağı yok olmuş!
Minik önce biraz üzülmüş, ama sonra defterini açıp öğrendiklerine bakmış.
“Bilgi yolculuğum gökkuşağının sonundan daha renkliymiş,” demiş kendi kendine.
Ve defterinin sonuna şu satırı yazmış:
“Asıl hazine, yolculuk boyunca öğrendiklerimmiş.”
Minik geri dönerken karşılaştığı her canlıya hikâyesini anlatmış, öğrendiklerini paylaşmış. Zamanla herkes onun “Bilge Minik” olduğunu söylemeye başlamış.
Ve masal burada bitmiş. Minik hâlâ ormanda yaşıyormuş ama artık her gün sadece soru sormakla kalmıyor, öğrendiklerini başkalarına da öğretiyormuş.
Gökkuşağına ulaşamayabilirsin, ama yol boyunca biriktirdiklerin seni çok daha değerli kılar.