Bir zamanlar, Renkliyaka adında, çiçeklerle bezeli, kuş cıvıltılarıyla dolu küçük bir kasabada Zeynep adında yedi yaşında bir kız çocuğu yaşardı. Zeynep’in en büyük hayali, kendi bisikletine sahip olmaktı. Her gün okuldan dönerken yolun kenarındaki bisikletçiye uğrar, camın arkasından mavi bisiklete bakar, iç geçirirdi.
Bu bisiklet diğerlerinden çok farklıydı. Parlak mavi rengi, beyaz sepeti, jantlarındaki gümüş süsleriyle adeta hayal gibi görünüyordu. Zeynep, bu bisikleti süreceği günü hayal ederken bile yüzü kocaman bir gülümsemeyle dolardı.
Ancak Zeynep’in ailesinin maddi durumu çok iyi değildi. Babası marangoz, annesi evlere temizliğe gidiyordu. İkisinin de ellerinden gelenin en iyisini yaptığı, ama yine de her istediklerini alamadıkları bir hayattı bu.
Bir akşam yemeğinde, Zeynep hayalini paylaştı:
“Anne, baba… Ben mavi bisikleti çok istiyorum. Ama biliyorum, pahalı. Eğer izin verirseniz ben bu yaz boyunca çalışıp para biriktirmek istiyorum.”
Annesi ve babası birbirlerine baktı. Sonra babası gülümsedi:
“Elbette Zeynep. Azminle gurur duyuyoruz. Ama ne iş yapacaksın?”
Zeynep biraz düşündü, sonra “Bahçemizdeki limonları toplayıp limonata yapabilirim! Sonra da sokağın köşesine küçük bir tezgâh kurarım,” dedi.
Böylece Zeynep’in Limonata Yazı başlamış oldu.
Ertesi gün erkenden kalktı. Eski ama sağlam bir masayı temizledi, üzerine renkli bir örtü serdi. Büyükannesinin verdiği tarifle ev yapımı limonatalar hazırladı. Yanına birkaç plastik bardak, peçete ve el yazısıyla süslediği “Zeynep’in Limonatası – 1 Lira” tabelasını koydu.
İlk gün sadece üç bardak sattı. Ama yılmadı.
Ertesi gün gülümsemesini daha da genişletti, teşekkür etmeyi unutmadı. Komşusu Ayşe Teyze, limonatanın ne kadar lezzetli olduğunu apartman grubunda paylaştı. Sonraki gün tam 11 bardak satıldı!
Günler geçti. Yaz boyunca Zeynep her sabah erkenden kalktı, çalıştı, yoruldu ama hiç şikâyet etmedi. Hava sıcak, sinekler baş belasıydı ama Zeynep’in gözlerinde yalnızca bisikletin hayali vardı.
Bazen çocuklar dalga geçti:
“Ne gerek var bu kadar uğraşmaya, babana söylesene alsın!”
Ama Zeynep, onlara gülümsedi:
“Bu bisikleti kendi emeğimle almak istiyorum.”
Yazın sonunda Zeynep bir kavanozun içine biriktirdiği parayı annesiyle birlikte saydı. Heyecandan elleri titriyordu. 218 lira!
Bisikletin fiyatı 250 liraydı.
Zeynep biraz üzülse de annesi onu teselli etti:
“Sen bu yaz, sadece para değil, kocaman bir azim de biriktirdin. Geri kalan farkı biz ekleyelim.”
Ve ertesi gün, Zeynep babasıyla birlikte bisikletçiye gitti. Mavi bisiklet artık onundu!
Bisikletiyle Yeşil Yamaç’a ilk kez çıktığında kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki sanki bisikletin pedallarına kalbi güç veriyordu. Yamaçtan aşağı doğru süzülürken rüzgâr saçlarını savurdu, kuşlar eşlik etti ona. O an Zeynep şunu düşündü:
“Kendi çabamla başardım. Ve bu bisiklet, sadece mavi değil, aynı zamanda emek renginde.”
Bu masalı da okuyun: Keloğlan ve Sihirli Altın Kese
Bu güzel masal için teşekkür ederim, elinize ve emeğinize sağlık. Çocuğum çok beğendi