Bir zamanlar, ormanın kenarında yaşayan bir ormancı ve onun dillere destan güzellikte bir kızı varmış. Ormancının kızı, doğayı çok sever, sıkıldığı zamanlarda ormanda gezintiye çıkarmış. Ancak ormanda dolaşmanın her zaman güvenli olmadığını bilmesine rağmen, yakın çevrede dolaşmaktan kendini alıkoyamazmış.
Bir gün, her zamanki gibi kuş cıvıltıları eşliğinde yürürken, karşısına kocaman bir aslan çıkıvermiş. Aslan, iri cüssesi ve gürleyen kükremesiyle tam üzerine atılmaya hazırlanırken, genç kızın büyüleyici güzelliği karşısında olduğu yerde donakalmış. Korkuyla geri çekilen kız, bu durumu fırsat bilerek hızlıca oradan uzaklaşmış. Ancak o an, aslan için kaderinin değiştiği andır. Daha önce ormanın kralı olarak görkemli bir yaşam süren aslan, şimdi bu güzel kıza âşık olmuş ve onun peşine düşmüş.
Aslan, günlerce ormancının evinin çevresinde dolanmış durmuş. Sabahın erken saatlerinden gecenin karanlığına kadar, belki kız camdan bakar da onu görebilir umuduyla beklemiş. Ancak genç kız bir daha dışarı çıkmamış. Sabırsızlanan aslan, sonunda bir karar vermiş. Ormancıya aracılar göndererek kızını eş olarak istediğini iletmiş. Ancak ormancı bu teklifi duyunca öfkelenmiş ve kesin bir dille reddetmiş. Ormanların kralı olmaya alışkın olan aslan, bu durumu kabullenememiş ve bu kez tehditlere başvurmuş. “Kabul etmezsen, seni ve aileni perişan ederim,” demiş.
Ormancı, kızını korumak için bir çözüm yolu aramaya başlamış. Günlerce düşünüp taşınmış ve sonunda zekice bir plan yapmış. Yakın dostu olan tilkiden yardım istemiş. Tilki, zeki ve kurnaz bir hayvan olduğundan ormancının bu isteğini memnuniyetle kabul etmiş. Ormancı, tilki aracılığıyla aslana şu haberi göndermiş:
“Sayın Kral Aslan, kızımı size vermekten onur duyarım. Ancak kızım dişlerinizden ve pençelerinizden çok korkuyor. Eğer onunla evlenmek istiyorsanız, dişlerinizi çektirip pençelerinizdeki tırnakları kestirmeniz gerekiyor. Bunu yaparsanız, kızım sizinle evlenmeye razı olur.”
Tilki, bu mesajı aslana ilettiğinde, aslan önce biraz düşünmüş. Dişlerinden ve tırnaklarından vazgeçmek, gücünü kaybetmek anlamına geliyordu. Ama aşk, onun gözlerini öyle kör etmişti ki, sonunda “Aşkım için her şeyi yaparım,” diyerek kabul etmiş.
Günler süren işlemler sonunda, aslan hem dişlerinden hem de keskin tırnaklarından vazgeçmiş. Ayrıca yelelerini taratıp mis gibi kokular sürünmüş. Yeni hâliyle aynaya bakınca oldukça değişmiş olduğunu fark etmiş ama genç kızın sevgisini kazanacağı düşüncesiyle bu durumdan rahatsız olmamış.
Tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra büyük bir heyecanla ormancının evine gitmiş. Kapıyı çalmış. Ormancı kapıyı açar açmaz karşısında artık korkulacak bir yanı kalmamış olan aslanı görünce içten içe gülümsemiş. Hiç vakit kaybetmeden sopayı kapmış ve aslanı pataklamaya başlamış. Dişsiz ve pençesiz aslan, kendini savunacak durumda olmadığından dayak yemekten başka çare bulamamış.
Ormancı, “Ormanın kralı olmak, sadece güçle olmaz. Zeka ve akıl da gerekir,” diyerek kapıyı kapatmış. Aslan ise hırpalanmış bir şekilde ormana dönmüş ve bir daha aşkı uğruna akılsızca kararlar vermemeye yemin etmiş.
Bu büyülü masalı okuyarak çocuklarınızla unutulmaz bir an yaşayabilirsiniz. Daha fazla masal için sitemize göz atmayı unutmayın: masal oku