Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, her akşam gökyüzünde parlayan yıldızların arasında yaşayan bir minik uyku perisi varmış. Adı, Pırıl’mış. Pırıl her gece, çocukların güzel rüyalar görebilmeleri ve sabah uyandıklarında enerjik hissetmeleri için minik tozlarını serpermiş. Ancak ne var ki, Pırıl’ın sihri, çocuklar uyumak istediklerinde işe yararmış. Eğer bir çocuk uyumak istemez, yorganına sarılmak yerine yatağından kaçmaya çalışırsa, Pırıl onu bulamazmış.
Bir gün, Pırıl rüyalar ülkesine uğrayan çocuklardan biri olan küçük Alper’i fark etmiş. Alper her gece yatağa gitmek istemez, uyku saatinde türlü bahaneler bulurmuş. “Uyumak istemiyorum! Oyun oynamak istiyorum!” diye homurdanırmış. Annesi ve babası Alper’i her gece yatmaya ikna etmeye çalışsalar da, Alper oyun oynamaya devam etmekte ısrarlıymış. Pırıl, Alper’i izlerken bir plan yapmaya karar vermiş.
O gece Alper nihayet yatağına yattığında, Pırıl ona bir rüya göndermiş. Rüyasında Alper kendini bir peri ormanında bulmuş. Etrafta dev ağaçlar, şarkı söyleyen kuşlar ve dans eden kelebekler varmış. Ancak Alper, ormanda koşarken birdenbire yorgun düşmüş ve enerjisi kalmamış. “Bu da ne? Neden böyle yorgunum?” diye düşünmüş. O sırada, gökyüzünden bir ışık huzmesi inmiş ve Pırıl ona gözükmüş.
“Merhaba Alper,” demiş Pırıl gülümseyerek. “Uyku sana gereken enerjiyi verir. Eğer yeterince uyumazsan, işte böyle yorgun düşersin.”
Alper merakla sormuş: “Ama neden uyumam gerekiyor ki? Uyumadan da enerjik olamaz mıyım?”
Pırıl tatlı bir gülüşle cevap vermiş: “Uyku, senin vücudunun ve zihninin büyümesini sağlar. Gece uyurken, beynin öğrendiklerini düzenler, kasların güçlenir ve kemiklerin uzar. Ayrıca sabah uyandığında kendini çok daha mutlu ve dinç hissedersin.”
Alper, Pırıl’ı dinlerken başını sallamış. “Demek uyumak bu kadar önemli, ama ben hep oyun oynamak istiyorum…”
Pırıl nazikçe Alper’in omzuna dokunmuş. “Oyunlar da önemli, ama uyumadan enerji bulamazsın. Yeterince uyuduğunda daha hızlı koşabilir, oyunlarda daha başarılı olabilirsin. Ayrıca daha çok mutlu olursun!” demiş.
Alper, Pırıl’ın sözlerini dinledikten sonra ona hak vermiş. “Anladım! Artık uyku saatime uymaya çalışacağım, böylece daha çok enerjiyle oyun oynayabilirim!”
Sabah uyandığında, Alper kendini hiç olmadığı kadar dinç hissetmiş. Annesine ve babasına gülümseyerek, “Artık uyku saatimi seveceğim,” demiş. O günden sonra Alper her gece uyku vakti geldiğinde yatağına gitmiş ve Pırıl’ın büyülü rüyalarını görmek için gözlerini kapatmış.
Ve böylece, Pırıl her gece Alper’e tatlı rüyalar getirmiş, Alper de her sabah neşeyle uyanıp, oyunlarına enerji dolu bir şekilde başlamış. Göklerdeki yıldızlar bile onun huzurlu uykusundan ışıl ışıl parlamış.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…