Bir zamanlar, yorgun ve aç bir kurt, ormanda güçsüz bir hâlde dolaşıyordu. Günlerdir doğru düzgün bir şey yememiş, vücudu iyice zayıflamıştı. Umutsuzca yiyecek ararken bir ev köpeğine rastladı. Bu köpek, parlak ve bakımlı tüyleriyle oldukça sağlıklı ve neşeli görünüyordu. Kurt, köpeğin durumuna hayran kalarak yanına yaklaştı.
Köpek, kurdun hâline acımış bir ifadeyle bakarak, “Ah kardeşim, senin bu duruma düşeceğini tahmin etmek zor değil.” dedi. “Böyle başıboş bir hayat sürersen elbette sonunda aç kalır, perişan olursun. Neden benim gibi düzenli bir iş yapıp karşılığında her gün doyurucu yemekler yemiyorsun?”
Kurt, köpeğin sözleri karşısında iç çekerek cevap verdi: “Haklısın, buna itiraz edemem. Ancak benim gibi bir kurt için uygun bir iş bulmak kolay değil. Eğer böyle bir fırsat olsaydı, değerlendirmez miydim?”
Köpek, kurdun çaresizliğini anlayarak hemen öneride bulundu: “Bu konuda sana yardım edebilirim. Gel benimle, efendime gidelim. Benim işimi paylaşır, rahat bir hayat sürersin. Bol bol yemek yer, sıcak bir yerde uyursun. Açlık ve yorgunluk nedir bilmezsin.”
Kurt, bu teklifi duyunca heyecanlandı ve köpekle birlikte yola koyuldu. Şehir yolunda ilerlerken köpeğin boynundaki tüylerin yer yer dökülmüş olduğunu fark etti. Bu durum dikkatini çekti ve merakla sordu: “Dostum, boynundaki tüyler neden bu kadar dökülmüş? Bu durumun sebebi nedir?”
Köpek, hafifçe gülümseyerek cevap verdi: “Ah dostum, bu önemsiz bir şey. Geceleri beni zincirlerler, işte tasmanın sürtündüğü yerden tüylerim döküldü. Başlarda biraz acı verir, ama zamanla alışırsın.”
Kurt, köpeğin bu cevabını duyunca bir an duraksadı. Derin bir nefes alarak, “Sadece bu kadarcık mı?” diye sordu, ama içinde farklı bir his belirmişti. Köpek bir şey demeden yürümeye devam ederken, kurt ona dönerek kararlı bir şekilde şunları söyledi: “Dostum, kusura bakma ama bu hayat bana göre değil. Zincirli bir esir olmaktansa özgür bir kurt olarak aç kalmayı tercih ederim.”
Böylece kurt, köpeğe orada veda etti ve tekrar ormanın yolunu tuttu. Karnı aç, vücudu zayıf olsa da özgürlüğün değerini anlamıştı.