Bir zamanlar küçük bir köyde, yaşlı bir adamın bir ahırında beslediği iki hayvanı vardı: bir keçi ve bir eşek. Adam her gün bu iki hayvanıyla ilgilenir, onları doyurur ve işlerinde yardımcı olmaları için kullanırdı. Ancak bu iki hayvandan keçi, eşeğe olan ilginin daha fazla olduğunu düşünüp dururdu. Eşeğin, onun gözünde ayrıcalıklı bir yeri vardı. Bu kıskançlık, keçiyi giderek daha da rahatsız eder hale geldi.
Bir gün keçi, bu durum karşısında içini çekerek eşeğe yaklaştı. Üzgün bir ses tonuyla,
“Ah, zavallı eşek kardeş, sana gerçekten çok üzülüyorum,” dedi.
Eşek, keçinin neden böyle bir şey söylediğini anlayamamıştı. Merakla sordu:
“Neden üzülüyorsun ki? Ben gayet iyiyim.”
Keçi sinsi bir ifadeyle başını salladı ve hüzünlü bir sesle konuşmaya devam etti:
“Sen farkında olmayabilirsin ama hayatın ne kadar zor olduğunu bir düşün. Sabah akşam bir değirmen taşına koşuluyorsun, ağır yükler sırtına vuruluyor, sürekli çalıştırılıyorsun. Hiç rahat etmeye hakkın yok mu senin? Eğer ben senin yerinde olsaydım, bu zulme daha fazla dayanmazdım. Bir hendeğin yanından geçerken, başım dönmüş gibi yapar ve kendimi içine yuvarlardım. Belki o zaman birkaç gün dinlenir, azıcık rahat ederdim.”
Eşeğin kafasına bir düşünce tohumu ekilmişti. Keçinin sözleri üzerine derin düşüncelere daldı. Kendi durumunu sorgulamaya başladı. Gerçekten de sürekli çalışmaktan yorgun düşüyordu. Belki de keçinin dediğini yapmak, bir süre dinlenmesi için iyi bir fikir olabilirdi.
Birkaç gün sonra eşek, hendek kenarından geçerken keçinin verdiği tavsiyeyi hatırladı. “Biraz dinlenmekten zarar gelmez,” diye düşündü. Ardından birdenbire sendeledi ve kendini hendekten aşağı bıraktı. Ancak işler hiç de düşündüğü gibi gitmedi. Hendekte yuvarlanırken her yeri yara bere içinde kaldı.
Ahırın sahibi eşeğin bu halini görünce çok üzüldü. Zavallı hayvan acı içinde kıvranıyordu. Hemen bir veteriner çağırdı. Veteriner geldi, eşeği dikkatlice muayene etti ve ciddi bir ifade takınarak,
“Bu hayvanın durumu ilaçla iyileşecek gibi değil,” dedi. “Eğer onu kurtarmak istiyorsanız, söylediklerimi harfiyen yerine getirmeniz gerekiyor.”
Adam endişeyle sordu:
“Ne yapmam gerekiyor? Eşeğim benim için çok değerli. Onsuz işlerimi nasıl yaparım? Lütfen onu iyileştirin!”
Veteriner, ağır ağır konuşarak,
“Bir keçi ciğeri bulup kaynatmalı ve suyunu eşeğe içirmelisiniz. Bu onun kurtulması için tek yol,” dedi.
Adam, eşeği kurtarmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Başka bir seçenek olmadığına inandı. İçini çekerek keçiyi ahırdan çıkardı. Onu kurtarmanın tek yolu buymuş gibi keçiyi gözden çıkarıp kesti.
Keçinin sinsi planı, kendi sonunu getirmişti. Kıskançlık ve hilekârlık, onu hayatta sahip olduğu her şeyden mahrum etmişti. Bu masal, başkalarına zarar verme isteğiyle hareket edenlerin, sonunda kendi kötülüklerinin kurbanı olacağını öğretiyor.