Bir gün padişah, halkını yakından tanımak ve onların hakkında ne düşündüğünü öğrenmek istedi. Yanına vezirini alarak dilenci kılığına girdiler. Üzerlerine eski püskü giysiler giyip saçlarını başlarını dağıttılar ve tanınmaz hale geldiler. Padişah vezirine, “Halkımı dolaşalım, onların arasına karışıp nasıl yaşadıklarını öğrenelim. Bakalım insanlar bana nasıl bakıyorlar, beni seviyorlar mı, benden memnunlar mı?” dedi.
Bir köye vardıklarında, padişah bir plan yaparak halka padişahı kötüler gibi konuşmaya karar verdi. Böylece halkın tepkisini görüp onların gerçek düşüncelerini öğrenmeyi amaçladı. Köyde gezerlerken bir evin önünde duran küçük bir kız çocuğu gördüler ve ona doğru yaklaştılar.
Padişah, “Yavrum, annen baban var mı?” diye sordu. Küçük kız, padişah olduğunu bilmeden, “Var amca” diye cevap verdi. Padişah, “Baban nerede?” diye sordu. Küçük kız, “Babam biri bin etmeye gitti, akşama döner,” dedi. Padişah bu sözden pek bir şey anlamadı ama devam etti. “Peki annen nerede?” diye sordu. Küçük kız bu kez, “O da biri iki etmeye gitti,” dedi.
Padişah, anlam vermekte zorlandığı bu cevapların ardından, “Peki bacanız neden böyle yamuk? Sanki düşecek gibi duruyor,” dedi. Küçük kız ise kendinden emin bir şekilde, “Amca, sen bacanın eğriliğine bakma; dumanı düzdür, içindekiler dürüst insanlardır,” diye karşılık verdi. Padişah bu cevaba şaşırdı ama bir anlam veremedi.
Sonra padişah, “Peki, sana bir kaz göndersem onu yolar mısın?” diye sordu. Küçük kız gülümseyerek, “Seve seve yolarım amca, hem de en iyi şekilde,” dedi. Padişah ve vezir bu ilginç cevaplardan sonra köyden ayrıldılar.
Bir süre sonra padişah vezirine dönerek, “Bu kızın söylediklerinden bir şey anladın mı?” diye sordu. Vezir, “Hayır, padişahım, doğrusu pek bir şey anlamadım,” dedi. Bunun üzerine padişah, “Bunca senedir vezirim olarak yanımdasın, ama senin anlaman gerekirken anlayamamışsın. Geri dön ve o kızın söylediklerinin anlamını öğren. Eğer anlamadan gelirsen kellen gider,” diyerek vezirine uyarıda bulundu.
Vezir çaresiz bir şekilde kızın yanına döndü ve ona, “Yavrum, az önceki kişi padişahtı; ben de onun veziriyim. Padişah bana kızdı, söylediklerinin anlamını öğrenmemi emretti. Eğer anlamazsam başım gidecek,” dedi. Küçük kız biraz düşündükten sonra, “İlk cevabımın anlamını öğrenmek istiyorsan, on altın ver,” dedi. Vezir hemen on altını verdi. Küçük kız, “Babam çiftçidir; biri bin etmeye gider çünkü bir tohum eker, binlercesini alır,” diye açıkladı.
Vezir, annenin sözlerinin anlamını sorduğunda, küçük kız yine on altın istedi. Vezir çaresizce altınları verdikten sonra küçük kız, “Annem ebe, doğum yaptırmaya gitti, biri iki edecek,” dedi.
Vezir, bacanın eğriliğinin anlamını da sordu. Küçük kız on altın daha aldı ve “Bacanın eğriliği önemli değil; içeridekilerin özü doğrudur. Bizim evde yalan yoktur,” dedi.
Son olarak vezir, “Kaz meselesini de açıkla,” dediğinde küçük kız gülümseyerek, “Senden iyi kaz mı olur vezir amca? Seni güzelce istediğim gibi yoldum işte,” diye cevap verdi.
Vezir padişahın yanına dönüp, “Anladım padişahım; beni kaz gibi yoldu,” dedi. Padişah gülerek, “Zaten seni yolmasını istemiştim,” diye karşılık verdi.