Bir varmış, bir yokmuş… Kadim Orman’ın derinliklerinde yaşayan peri halkı, her gece yıldızların altında dans eder, sabahları ise parıldayan çiçeklerin arasında kaybolurdu. Bu ormanda, doğanın büyüsüyle dolu nehirler, fısıldayan ağaçlar ve her köşesinde saklı sırlar vardı. Periler bu sırları bilirdi ama biri hariç… Genç ve meraklı Lira.
Lira, her zaman diğer perilerden daha maceraperestti. Sürekli ormanın en gizli köşelerini keşfetmek için gezinir, büyüleyici çiçekler toplar ve ağaçların arasındaki eski hikayeleri dinlerdi. Bir akşamüstü, gökyüzü turuncu ve morun en güzel tonlarına bürünmüşken, Lira derin bir açıklığa ulaştı. Burada parıldayan bir kristal tüm dikkatini çekti. Kristal, ışığın en güzel tonlarıyla parlıyor, adeta Lira’yı kendine çağırıyordu.
Lira, kristale yaklaştı ve narin elleriyle ona dokundu. Tam o anda kristal, parlak bir ışıkla çevrelendi ve içinden yumuşak bir ses yankılandı:
“Bu kristal, bir dileği yerine getirme gücüne sahip. Ancak, şafak sökmeden geri getirmelisin. Aksi takdirde, orman sonsuz bir kışa mahkûm olacak.”
Lira, bir an için durakladı. Perilerin dünyasında dilekler nadiren gerçek olurdu, ama bu kristal bir fırsat sunuyordu. Dilek hakkını düşündü. Ormanın sevimli yaratıkları olan sincaplar, tavşanlar ve kuşlar son zamanlarda yiyecek bulmakta zorlanıyordu. Dileğiyle onları sonsuz bir bolluğa kavuşturabilirdi. Ama bir yandan da kristali zamanında geri getirmesi gerektiğini biliyordu.
“Bir dilek… ama ne dilemeliyim?” diye düşündü Lira.
Sonunda, kararını verdi. “Ormandaki tüm hayvanlar sonsuz bolluk içinde yaşasın,” diye dileğini fısıldadı kristale. O an kristal ışık saçtı ve Lira’nın etrafında dönen renkler, gökyüzünün yıldızları gibi parıldadı. Dilek kabul edilmişti.
Ama zaman hızlı akıyordu. Lira, kristali şafaktan önce geri getirmeliydi. Koşmaya başladı; ormanın yolları karanlıkla çevriliyken kristalin ışığı ona yol gösteriyordu. Ancak karşısına beklenmedik engeller çıktı. Bir fırtına başladı, ağaç dalları önünü kapattı, rüzgar ise yolunu şaşırttı. Lira, bir an için endişeye kapıldı. “Ya geri dönemezsem?” diye düşündü.
Tam o sırada, ormanın derinliklerinden bir ses duydu. Minik dostları—ormandaki hayvanlar—ona yardım etmek için gelmişti. Tavşanlar, ona en kısa yolu gösterdi; kuşlar ise ona gökyüzünden yol açtı. Sincaplar, dalları çekip yolunu açtı.
Lira, dostlarının yardımıyla en sonunda açıklığa ulaştı. Şafak henüz doğmadan, kristali yerine geri koydu. Kristal bir kez daha parıldadı ve sanki ona teşekkür edercesine hafif bir ışıltı yaydı.
Lira derin bir nefes aldı. Her şey yolunda gitmişti. Hayvanlar sonsuz bir bolluğa kavuşmuş, orman kurtulmuştu. Ama o gün Lira, asıl büyünün dileklerde değil, dostlukta ve fedakârlıkta olduğunu öğrendi. Yüreğinde taşıdığı iyilik, ona büyüden daha güçlü bir şey kazandırmıştı: Ormanın ve dostlarının sonsuz sevgisi.
Ve o günden sonra, Kadim Orman’da her şey eskisi gibi huzur içinde devam etti. Periler dans etti, yıldızlar parladı ve Lira, her gece kristalin bulunduğu açıklıkta durup ona minnetle baktı.
Gökyüzü yıldızlarla dolarken, ormanda yankılanan bir fısıltı duyuldu: “Gerçek büyü, kalbinde saklıdır…”
Masal bu ya, belki bir gün sen de Kadim Orman’a yolun düşerse, Lira’yı parıldayan çiçeklerin arasında bulabilirsin.