Sıcaktan bunalmış köpek, kendine sessiz ve serin bir köşe arıyordu. Ahırın serinliği hoşuna gidince içeri girip öküzün yemesi için serilmiş samanların üzerine kıvrıldı ve derin bir uykuya daldı.
Günün yorgunluğuyla tarladan dönen iri öküz, samanların üzerinde köpeği görünce şaşırdı.
“Bu da nereden çıktı şimdi?” diye kendi kendine söylendi. Açlıktan midesi guruldayan öküz, biraz yem yeyip dinlenme hayali kuruyordu, ancak samanların üzerinde uyuyan köpeği görünce ne yapacağını bilemedi.
Önce köpeği uyandırmaya kıyamadı. Fakat bütün gün çalıştıktan sonra aç kalmak istemiyordu. Burnunu köpeğe uzatıp hafifçe dürttü, ama köpek kıpırdamadı. Sonunda biraz daha sertçe itince köpek homurdanarak doğruldu ve ters bir sesle hırladı:
“Burada bile huzur vermiyor musun bana?”
Öküz sabrını koruyarak konuştu:
“Bak, dostum, samanların üstünde yatıyorsun. Burası benim yiyeceğim yer. Kalk da biraz karnımı doyurayım.”
Köpek özür dilemek bir yana, hırçınlaşıp öküzü ısırmaya kalktı. Bu davranış öküzü iyice kızdırdı. Boynuzlarını hafifçe sallayıp uyardı:
“Yahu, eğer yiyecek istiyorsan paylaşalım, sorun değil. Ama sen ne yiyorsun ne de bana yediriyorsun! Bu kadarına da sabredemem.”
Öküz son bir hamleyle boynuzlarını sallayınca köpeğin canı yandı. Kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp koşar adım ahırdan uzaklaştı. Kendi yerini bulması gerektiğini anlamıştı.