Ağaç ve Çiftçi

Bir zamanlar bir köyde yaşayan bir çiftçi vardı. Bu çiftçi, tarlasının tam ortasında yükselen devasa bir ağaca sahipti. Ağaç o kadar görkemliydi ki dalları gökyüzüne uzanır, kökleri toprağın derinliklerine inerdi. Ancak bu ulu ağacın bir kusuru vardı: Hiç meyve vermiyordu. Çiftçi, her ne kadar ağacın ihtişamını takdir etse de, meyve vermeyen bir ağacın ne işe yaradığını sorgulardı. “Bunca yıl büyüttüm, korudum ama bu ağaç bana hiçbir fayda sağlamıyor,” diye söylenirdi kendi kendine. Bir gün bu düşüncelerine daha fazla dayanamayıp ağacı kesmeye karar verdi.

Baltasını alıp ağacın yanına gitti. Ağacın gölgesinde oturan kuşlar, çiftçinin elindeki baltayı görünce endişelendiler. Çiftçi, tereddütsüz bir şekilde baltasını kaldırdı ve ağacın gövdesine sert bir darbe indirdi. O anda ağaç hafifçe sarsıldı. Kuşlar hemen çiftçinin etrafına doluştu ve bir ağızdan yalvarmaya başladılar: “Lütfen bu güzel ağacı kesme. Belki sana doğrudan bir faydası yok ama biz kuşlar için bu ağaç bir yuva, bir sığınaktır. Burada tatlı ötüşlerimizle sana eşlik ediyor, günlerini neşelendiriyoruz.”

Ancak çiftçi, kuşların sözlerine kulak asmadı. Kendi çıkarını düşünerek baltayı bir kez daha kaldırıp ağaca vurdu. Bu sefer dallar arasında yaz boyunca şarkı söyleyen cırcır böcekleri bile korkudan sustular. Çiftçi, böceklerin suskunluğuna ve kuşların üzüntüsüne aldırmadan üçüncü darbeyi indirdi. Tam o sırada ağacın gövdesinde küçük bir kovuk açıldı. Çiftçi baltasını yere koyup kovuğa dikkatlice baktı. Gözlerine inanamadı: Kovuğun içi arılarla doluydu ve her yanda petek petek bal vardı!

Şaşkınlıkla elini uzattı, biraz bal aldı ve tadına baktı. Balın tatlılığı, damağında unutulmaz bir iz bıraktı. Çiftçi o anda büyük bir hata yaptığını fark etti. “Bu ağaç meyvesiz değilmiş,” diye mırıldandı. “Beni doyuran, bereketini paylaşan bir hazineymiş.” Hemen baltasını elinden atıp ağacın gövdesini elleriyle okşadı. Ona zarar verdiği için derin bir pişmanlık duydu. Kuşlara ve cırcır böceklerine dönerek: “Affedin beni,” dedi. “Ne kadar büyük bir yanlış yaptığımı şimdi anladım. Bu ağaç sadece bir ağaç değil, hepinizin yuvası ve benim tarlamın bereket kaynağı.”

O günden sonra çiftçi, meyve vermediği için küçümsediği bu ağacı özenle korudu. Ona gözü gibi baktı, dallarına zarar gelmesin diye uğraştı. Ağacın altında dinlenirken kuşların şarkılarını, cırcır böceklerinin melodilerini dinler ve her lokmada balın tatlılığını hatırlardı. Çiftçi, ağacın görünenden çok daha fazlasını sunduğunu anlamıştı.

İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz