Bir varmış, bir yokmuş… Masmavi gökyüzünün altında, yemyeşil ağaçlarla süslü Neşeli Orman adında güzel bir yer varmış. Bu ormanda her türlü hayvan dostça yaşar, oyunlar oynar, birlikte vakit geçirirmiş. Ama içlerinden biri, küçük sincap Mırmır, paylaşmayı pek sevmezmiş.
Mırmır, ormanın en hızlı sincabıymış. En güzel fındıkları toplar, en büyük cevizleri bulur ve hepsini kütüğünün içine saklarmış. Arkadaşları ona fındık istemeye geldiğinde, başını iki yana sallayıp, “Bunlar benim! Kendiniz bulun!” dermiş.
Bir gün, Neşeli Orman’a sert bir rüzgar gelmiş. Rüzgar o kadar kuvvetliymiş ki bazı hayvanların yiyecekleri savrulup gitmiş. Tavşan Toto havuçlarını kaybetmiş, kirpi Kipi’nin elmaları dereye düşmüş, hatta minik fare Lili’nin yiyecekleri uçup gitmiş.
Hayvanlar aç ve üzgün bir şekilde dolaşırken, Mırmır kütüğünün içinde sakladığı yiyecekleri yemeye devam etmiş. Ama bir süre sonra, ormanda kimseyle oynayacak birini bulamamış. Tavşan Toto yorulmuş, kirpi Kipi üzgünmüş, fare Lili de açlıktan halsizmiş.
Mırmır, arkadaşlarının üzüldüğünü görünce içi burkulmuş. Kendi kendine, “Eğer hepsini kendime saklarsam, yalnız kalırım. Oysa paylaşsaydım, birlikte mutlu olurduk,” diye düşünmüş.
Bunun üzerine kütüğünü açmış, tüm yiyeceklerini ortaya çıkarmış ve arkadaşlarını çağırmış:
“Arkadaşlar! Hep birlikte yiyelim! Karnınızı doyurun, sonra yine birlikte oynarız!”
Arkadaşları önce şaşırmış, sonra sevinçle yanına koşmuş. Hep birlikte yemek yemiş, güle oynamaya başlamışlar. O günden sonra Mırmır, paylaşmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu anlamış ve artık hiçbir şeyini saklamamış.
Böylece Neşeli Orman’da dostluk ve mutluluk hiç eksik olmamış. Ve ormandaki herkes, paylaşmanın sihrini hiç unutmamış!
Okuyun ➡ Minik’in Kışa Hazırlık Dersi