Masal OkuMasal OkuMeyveli Ağaç Masalı

Meyveli Ağaç Masalı

Bir varmış, bir yokmuş… Yeşilliklerle dolu, kuşların cıvıltılarıyla şenlenen bir vadide, Güneş’in gülümsemesiyle büyüyen bir meyve bahçesi varmış. Bu bahçenin en yaşlı ağacı, kocaman dalları ve sayısız meyvesiyle ünlü, bilge Nar Ağacı’ymış.

Nar Ağacı’nın etrafında genç fidanlar büyüyormuş: bir Elma Fidanı, bir Armut Fidanı ve bir Kiraz Fidanı. Nar Ağacı, onların büyüyüp koca ağaçlar olmasını sabırla izliyormuş. Her gece yıldızlar gökyüzünde parladığında, genç fidanlara güzel masallar anlatırmış.

Bir gün, bahçeye tatlı bir rüzgâr esmiş. Bu rüzgâr, meyve ağaçlarına şöyle fısıldamış:
“En güzel meyveyi veren ağaca, baharın ilk ışıklarını sunacağım!”

Bunu duyan genç fidanlar çok heyecanlanmış. Elma fidanı, kıpkırmızı meyveler hayal etmiş. Armut fidanı, en tatlı armutları hayal etmiş. Kiraz fidanı ise parlak, nefis kirazları düşünmüş. Ama büyümeye yeni başlamış oldukları için bu yarışa nasıl katılacaklarını bilemiyorlarmış.

Nar ağacı, onların bu telaşını görünce gülümseyerek demiş ki:
“Sevgili fidanlarım, güzel meyveler vermek için önce toprağı, suyu ve güneşi anlamalısınız. Meyvenin güzelliği, ağacın içindeki iyilikten gelir. Unutmayın, en güzel meyveyi verecek olan, en çok sevgi ve sabır gösterendir.”

Bu sözleri duyan fidanlar, her gün daha çok çalışmaya başlamış. Köklerini toprağa derinlemesine salmışlar, yağmurun her damlasını minnetle içmişler ve dallarını gökyüzüne uzatmışlar. Bir yandan da bahçedeki kuşlara yuva olmuşlar, gölgelerinde böcekler için serin bir alan yaratmışlar.

Bahar geldiğinde, Nar Ağacı onları yanına çağırmış ve şöyle demiş:
“Şimdi bakın bakalım, kim en güzel meyveyi vermiş?”

Elma fidanının dallarında birkaç tane kırmızı elma, armut fidanının dallarında tatlı mı tatlı armutlar ve kiraz fidanının dallarında ise ilk kırmızı kirazlar belirmiş. Ama o sırada bir şey olmuş: bahçenin çocukları gülerek koşmuş ve her ağacın meyvelerinden toplamaya başlamış. Çocuklar, “Hepsi çok tatlı!” diyerek şarkılar söylemişler.

Nar Ağacı, fidanlara dönerek gülümsemiş:
“En güzel meyve, paylaşılan meyvedir. Siz, hem meyvelerinizle hem de sevginizle bu bahçeyi güzelleştiriyorsunuz. Bahar rüzgârı işte bu yüzden hepimizi ödüllendirdi.”

O günden sonra, elma, armut ve kiraz ağaçları hem büyüyüp güçlenmiş hem de bahçeyi neşeyle doldurmuş. Ve rüzgâr her bahar geldiğinde, o güzel ağaçların dallarını tatlı tatlı okşamayı hiç unutmamış.

Gökyüzü masmavi, dallar yemyeşil ve meyveler hep tatlı kalmış…
Gökten üç elma düşmüş, biri Nar Ağacı’na, biri genç fidanlara, biri de bu masalı dinleyenlere.

İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz