Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, her sabah güneş ışıklarının pırıl pırıl oynadığı bir göl vardı. Bu gölün yüzeyi o kadar berraktı ki, sanki içinde bir başka dünya gizliydi. İşte o gölün kıyısında, parlak turuncu kürküyle küçük bir tilki yaşardı.
Küçük Tilki, cesur ve meraklıydı ama biraz sabırsızdı. Kimi zaman ormandaki diğer hayvanları anlamakta zorlanır, onların sorunlarını küçümserdi. Eğer bir sincap yiyecek bulamamaktan şikayet ederse, “Daha hızlı olsaydın, aç kalmazdın!” derdi. Eğer bir kaplumbağa ağır hareket ettiği için üzülürse, “Bu senin suçun!” diye çıkışırdı.
Bir sabah, Küçük Tilki aynalı gölün kıyısında oynarken gölde kendi yansımasını fark etti. Eğilip yansımasına bakarak sırıttı. Ancak göldeki tilki yüzünü ekşitti. Küçük Tilki şaşkınlıkla geri çekildi. “Bu da ne? Neden bana gülümsemiyor?” diye düşündü.
O sırada gölün içinden yumuşak bir ses duyuldu:
“Merhaba, Küçük Tilki. Ben, Gölün Sesi. Sana bir ders vermek istiyorum.”
Tilki, biraz korkarak geri adım attı. “Ne dersi? Ne demek istiyorsun?” diye sordu.
Gölün Sesi konuşmaya devam etti:
“Ben sadece senin yansımanı gösteririm. Eğer sert ve kaba konuşursan, ben de öyle davranırım. Ama nazik ve anlayışlı olursan, göreceğin şey güzellikten başka bir şey olmayacak.”
Küçük Tilki anlamamış gibi başını yana eğdi. Göl, daha net olmak için ona bir yolculuk önerdi:
“Bu ormanda, senin gibi hissetmeyi öğrenebileceğin bir yer var. Oraya git ve dönene kadar yansımanda ne göreceğine dikkat et.”
Tilki bu ilginç teklifi kabul etti ve ormanın derinliklerine doğru yola çıktı. Yolculuk boyunca pek çok hayvanla karşılaştı. Aç bir sincaba rastladığında, içinden “Belki ona biraz yiyecek verirsem daha iyi hisseder,” diye düşündü ve yiyeceğini paylaştı. Kaplumbağa ile karşılaştığında ise onun yavaş adımlarına uyum sağladı ve uzun bir sohbetle vakit geçirdi. Tilki, her karşılaşmada diğer hayvanların neler hissettiğini anlamaya çalışıyordu.
Gölün kıyısına geri döndüğünde, Küçük Tilki heyecanla suya baktı. Bu kez yansımasında kocaman bir gülümseme vardı. Gölün Sesi tekrar konuştu:
“Gördün mü, Küçük Tilki? Başkalarının duygularını anladıkça, hem senin hem de çevrendekilerin dünyası güzelleşir. Empati, kalbin aynasıdır.”
O günden sonra, Küçük Tilki sadece ormanın en cesur hayvanı olarak değil, en nazik ve anlayışlısı olarak da tanındı. Ormandaki her hayvan, onun bir gün aynalı göl sayesinde değiştiğini söylerdi.