Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda yemyeşil tepelerle çevrili, küçük bir köy varmış. Bu köyde herkes birbirini tanır, yardımlaşırmış. Ama köyün dışında, bir tepenin yamacında yalnız yaşayan yaşlı bir kadın varmış. İnsanlar ona “Yaşlı Nine” dermiş. Nine, sessiz ve içine kapanık biriydi, bu yüzden pek kimse onun yanına gitmezmiş.
Bir gün köyde küçük bir çocuk olan Elif, annesinden bir sepet ekmek alıp yaşlı nineye götürmek istemiş. Annesi önce şaşırmış:
“Yaşlı nine kimseyle konuşmaz, kızım. Belki seni geri çevirir.”
Ama Elif, “Olsun anne, denemek istiyorum. Herkesin bir yardıma ihtiyacı olabilir,” diye ısrar etmiş.
Elif, sepeti kucakladığı gibi ninenin evine doğru yürümüş. Evin kapısına geldiğinde çekinerek tıklatmış. Kapıyı açan yaşlı kadın, karşısında parlayan gözlerle ona bakan Elif’i görünce önce şaşırmış ama sonra yüzünde bir gülümseme belirmiş.
“Sen kimsin, küçük kız?” diye sormuş.
“Ben Elif. Size annemin yaptığı ekmeklerden getirdim,” demiş Elif gülümseyerek.
Yaşlı nine sepeti almış ve Elif’e teşekkür etmiş. Ancak tam Elif geri dönecekken, kadın ona bir kese uzatmış. Kesenin içinde küçük, parlak tohumlar varmış.
“Bunlar sihirli tohumlar,” demiş yaşlı kadın. “Onları ek ve sulamayı unutma. Bir süre sonra sana ne kadar özel olduklarını gösterecekler.”
Elif heyecanla tohumları alıp eve dönmüş. Bahçelerindeki bir köşeyi dikkatlice kazmış, tohumları ekmiş ve her gün sulamış. Günler geçmiş ama hiçbir şey olmamış. Ancak Elif sabırla beklemeye devam etmiş.
Bir sabah uyandığında bahçenin köşesinde rengârenk çiçekler açtığını görmüş! Ama bu çiçekler sıradan çiçekler değilmiş. Her biri parlıyor ve sanki gülümsüyormuş. Köydeki herkes bu çiçekleri görmek için Elif’in bahçesine gelmiş.
Elif, çiçekleri köydeki insanlara dağıtmaya karar vermiş. Her kim bir çiçeği alırsa, kalbinde sıcacık bir mutluluk hissediyormuş. Köydeki herkes daha çok yardımlaşmaya, daha çok gülümsemeye başlamış.
Bir gün Elif yaşlı nineye teşekkür etmek için tekrar tepeye gitmiş. Ama ev boşmuş. Yaşlı kadın, ardında bir not bırakmış:
“Sevgili Elif, tohumlar senin iyiliğinin ve sabrının bir hediyesiydi. Unutma, yardımlaşma ve sevgi paylaşıldıkça büyür. Sen köyün umut ışığı oldun. Artık iyilik tohumları seninle.”
Elif, yaşlı ninenin sözlerini hiç unutmamış. O günden sonra, köyde yardımlaşma ve iyilik hiç eksik olmamış.
Gökten üç elma düşmüş: biri yardımlaşmayı sevenlere, biri iyilik yapanlara, biri de bu masalı dinleyenlere. 🌟