Sihirli Gölet

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, rüzgarın ağaçlarla konuştuğu, kuşların şarkılar söylediği, güneşin ormanın yeşil yaprakları arasından ışıldadığı uzak bir diyarda, küçük ve sevimli bir ceylan yaşarmış. Bu ceylanın adı Karamel’miş. Karamel’in tüyleri, güneşin altında pırıl pırıl parlayan kahverengi beneklerle süslüymüş ve gözleri tıpkı yıldızlar gibi ışıl ışıl parlıyormuş.

Karamel’in en sevdiği şey sabahın erken saatlerinde, herkes daha uykudayken ormanın içinde koşmak, rüzgarı hissetmek ve doğanın seslerini dinlemekmiş. Kimi zaman koşarken yoluna minik kelebekler çıkarmış ve Karamel onların ardından zarif adımlarla dans edercesine ilerler, kimi zaman ise ormanın derinliklerinden gelen kuş seslerine kulak verirmiş. Karamel için her gün başka bir maceraymış.

Karamel’in en yakın arkadaşı Gıcırtı adında yaşlı, bilge bir baykuşmuş. Gıcırtı, geceleri ormanın yüksek dallarında oturur ve çok uzaklardan gelen masalları dinler, her gün farklı bir hikaye öğrenirmiş. Bir akşam Gıcırtı, Karamel’e önemli bir sırrı anlatmaya karar vermiş.

“Gıcırtı, bugün bana ne anlatacaksın?” diye sormuş Karamel heyecanla.

Gıcırtı, hafifçe kanatlarını açıp kapatarak bilge bir tavırla konuşmuş: “Ormanın derinliklerinde saklı, sihirli bir gölet var, Karamel. Bu göletin suyuna baktığında, en çok görmek istediğin şeyi görebiliyorsun. Ama göleti bulmak için cesur olmalı ve ormanın gizemli yollarını keşfetmelisin.”

Karamel’in gözleri heyecanla parlamış. “Peki, bu gölete nasıl ulaşabilirim?” diye sormuş.

Gıcırtı, fısıldar gibi bir sesle cevap vermiş: “Göleti bulmak için önce kalbini dinlemelisin. Rüzgarı takip et ve her adımında cesur ol. Yol seni götürecektir.”

Ertesi sabah güneş henüz doğarken, Karamel yola çıkmış. Ormanın derinlerine indikçe yollar daha karmaşık hale gelmiş. Yüksek ağaçların arasında ilerlerken zaman zaman ürkmüş ama Gıcırtı’nın sözlerini hatırlayarak cesur olmaya karar vermiş. Rüzgar ise tatlı bir şarkı gibi kulağına fısıldıyormuş: “Devam et, Karamel…”

Yoluna devam ederken, karşısına beyaz tüylü küçük bir tavşan çıkmış. Tavşan ona ne aradığını sormuş. Karamel, sihirli göleti bulmaya çalıştığını söyleyince tavşan, “O göleti bulmak için sevdiğin şeyleri düşün; böylece yolunu bulabilirsin,” demiş ve zarif bir sıçrayışla kaybolmuş.

Karamel yoluna devam etmiş. Ağaçların arasından gökyüzüne bakarak hayal kurmaya başlamış: Gölette en çok görmek istediği şeyin ne olduğunu düşünüyormuş. En sevdiği anları hayal etmiş: arkadaşlarıyla oyun oynadığı geniş çimenlik alanı, akşamları ateş böceklerinin ışık dansını izlediği sessiz zamanlar, rüzgarla yarıştığı anlar… Tam bu hayallerle ilerlerken, birden karşısında parıldayan bir ışık görmüş.

Karamel, ışığa doğru yaklaştıkça yüreği hızla çarpmış ve sonunda ormanın derinliklerinde gizlenmiş, masmavi bir gölete ulaşmış. Göletin yüzeyi altın gibi parlıyor, suyun üzerinde küçük ışık halkaları dans ediyormuş. Karamel heyecanla suya eğilmiş ve suyun içinde, arkadaşlarıyla oyun oynadığı o mutlu anları görmüş.

Karamel hayranlıkla suya bakarken göletin büyüsünü anlamış: Bu gölet, kalbinin en saf dileklerini gösteriyormuş. O günden sonra Karamel, her sabah göleti ziyaret edip en güzel anılarını, en içten dileklerini düşünmüş ve kendine hatırlatmış.

Ve ormandaki diğer hayvanlar da Karamel’in masalını duymuş, sihirli göleti görmek için cesaret bulmuşlar. Kimisi sevdikleriyle vakit geçirdiği anları, kimisi de en çok yapmak istediği şeyleri gölette görmüş.

Orman artık daha mutlu bir yer olmuş. Gıcırtı, göletin sırrını paylaşarak ormanı güzelleştirmiş ve Karamel, arkadaşlarıyla birlikte her gün yeni bir hayal kurmuş.

Gökten üç elma düşmüş; biri bu masalı anlatanların başına, biri bu masalı dinleyenlerin başına, diğeri ise kalbindeki en güzel dilekleri görenlerin başına!

İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz