Kırmızı Başlıklı Kız

Bir zamanlar, herkesin çok sevdiği tatlı mı tatlı küçük bir kız varmış. Onu gören herkes çok severmiş; ama en çok da büyükannesi ona düşkünmüş. Büyükannesi, küçük kızını sevindirmek için ne hediye vereceğini bilemezmiş. Bir gün ona kırmızı kadifeden bir başlık almış. Başlık o kadar yakışmış ki, küçük kız başka bir başlık giymek istememiş. Bu yüzden, herkes ona “Kırmızı Başlıklı Kız” demeye başlamış.

Bir gün annesi ona seslenmiş:
“Gel bakalım, burada bir parça çörek ve bir şişe süt var. Bunları al, büyükannene götür. Kadıncağız hasta düşmüş; biraz yer, içerse belki iyileşir, kendine gelir. Yolda fazla oyalanmadan uslu uslu yürü; sakın koşup düşme! Yoksa şişeyi kırarsın, büyükannen sütsüz kalır. Oraya vardığında da onu selamlamayı unutma!”

Kırmızı Başlıklı Kız, annesinin söylediklerini dinleyip çörek ve sütü alarak büyükannesinin ormandaki evine doğru yola koyulmuş. Ormanın derinliklerinde yürürken, bir kurtla karşılaşmış. Kurdun kötü bir hayvan olduğunu bilmediğinden, ondan hiç korkmamış. Kurt ona: “Günaydın, Kırmızı Başlıklı Kız! Nereye gidiyorsun böyle sabah sabah?” diye sormuş.

Kırmızı Başlıklı Kız: “Büyükanneme gidiyorum,” demiş.
“Önlüğünün altındakiler ne?”
“Çörek ve süt… Dün pişirdik. Büyükannem hasta, biraz yer içer de belki kendine gelir.”
“Büyükannen nerede oturuyor?”
“Ormanın içinde, üç büyük meşe ağacının altındaki küçük evde. Hani ceviz ağaçları var ya, işte orada!”

Kurt içinden, “Bu küçük kız lezzetli bir lokma olur, yaşlı kadın da öyle. İkisini birden yemeliyim ama akıllıca davranmalıyım!” diye geçirmiş. Kıza: “Kırmızı Başlıklı Kız, çevrendeki çiçeklerin güzelliğini hiç fark etmiyor musun? Kuşlar da ne güzel ötüyor. Sanki okula gidermiş gibi dosdoğru yürüyorsun,” diyerek onu yoldan çıkarmış.

Kırmızı Başlıklı Kız, çiçeklerin güzelliğini görünce “Bir demet çiçek toplarsam büyükannem çok mutlu olur,” diye düşünmüş. Yoldan ayrılıp çiçek toplamaya başlamış. Bir çiçeği kopardıkça başka güzel bir çiçek görüyormuş ve böylece yoldan iyice uzaklaşmış.

Bu sırada kurt hızlıca büyükannenin evine varmış. Kapıyı çalmış: “Kim o?”
“Kırmızı Başlıklı Kız, sana çörek ve süt getirdim, kapıyı aç!” demiş.
Büyükannesi: “Kapıyı kendin aç, kalkacak hâlim yok,” diye seslenmiş. Kurt içeri girip doğru kadının yatağına yönelmiş ve zavallı büyükanneyi yutuvermiş. Ardından onun giysilerini giyip, başörtüsünü takmış ve yatağa uzanmış.

Kırmızı Başlıklı Kız nihayet büyükannesinin evine vardığında kapının aralık olduğunu görüp şaşırmış. İçeri girip büyükannesinin yatağına yaklaşmış ve biraz ürkek bir şekilde sormuş: “Büyükanne, kulakların neden bu kadar büyük?” “Sesini daha iyi duyabilmek için, yavrum.”
“Gözlerin neden bu kadar iri?”
“Seni daha iyi görebilmek için, yavrum.”
“Ellerin neden bu kadar büyük?”
“Seni daha iyi kucaklayabilmek için, yavrum.”
“Peki ya ağzın neden bu kadar kocaman?”
“Seni yiyebilmek için!”

Kurt bu sözleri söyledikten sonra yataktan fırlayıp kızcağızı da yutuvermiş. Ardından karnını doyurmuş olmanın rahatlığıyla yatağa uzanıp horlamaya başlamış.

Tam o sırada evin önünden geçen bir avcı, içeriden gelen horlama seslerini duyup içeri girmiş. Yatakta kurdu görünce “İşte seni buldum!” diyerek silahını doğrultmuş, ama belki büyükannesi içeridedir diye tetiği çekmekten vazgeçmiş. Bir makas alarak uyuyan kurdun karnını yavaşça yarıp açmaya başlamış.

Karnı açılınca önce Kırmızı Başlıklı Kız dışarı çıkmış, ardından büyükannesi de sağ salim çıkmış. Kız hemen büyük taşlar toplayıp kurdun karnını taşlarla doldurmuşlar. Kurt uyandığında kaçmak istemiş, ama taşların ağırlığı yüzünden yere düşüp ölmüş.

Böylece üçü çok sevinmiş. Avcı kurdun postunu alıp gitmiş, büyükanne çörek ve sütü içip kendine gelmiş. Kırmızı Başlıklı Kız da bir daha asla annesinin sözünden çıkmamaya karar vermiş.

Önceki Masal
Sonraki Masal
İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz