Uçsuz bucaksız bir ormanda, yaşlı ve çürümüş bir meşe ağacında üç farklı aile huzur içinde yaşıyordu. Bu ulu ağacın en üst dallarına bir kartal yuva yapmış, burada yavrularını büyütüyordu. Orta kısımdaki geniş bir kovukta ise bir dağ kedisi, kendi yavrularıyla birlikte yaşamaktaydı. Ağacın dibinde, köklerin arasına kazılmış bir oyukta ise bir yaban domuzu ailesi yaşıyordu. Her biri farklı bir alanda yaşamını sürdürse de bu üç komşu, kavgasız ve sakin bir hayat yaşıyor, birbirlerinin işine karışmıyorlardı.
Fakat bir gün, dağ kedisi nedense huzuru bozmaya karar verdi. Ağacın tepesindeki kartala sinsice yaklaşarak ona şöyle dedi:
“Komşu, size bir şey söyleyeceğim ama lütfen bu söylediklerimi domuz duymasın. Ona büyük bir saygım var ama gittikçe endişeleniyorum.”
Kartal bu sözlere kulak kabarttı ve merakla sordu:
“Neden endişeleniyorsun?”
Dağ kedisi, sanki çok önemli bir şey açıklıyormuş gibi bir edayla, “Domuzun kökleri kazmaya devam ettiğini görüyorum,” dedi. “Bu ağacın çürük olduğunu sen de biliyorsun. Eğer bu şekilde devam ederse, ağaç devrilecek ve yavrularımız tehlikeye girecek. Belki onun asıl amacı budur; ağacı devirmek ve yavrularımızı kendi yavrularına yem yapmak.”
Bu sözler kartalı derinden etkiledi. Korkudan yuvasından ayrılamaz oldu ve yiyecek aramaya çıkmayı bıraktı. Ancak dağ kedisi burada durmadı. Bu kez yaban domuzuna yaklaşıp benzer bir hikâye uydurdu:
“Size bir şey söylemek istiyorum ama yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Gerçekten dedikoduyu sevmem,” diyerek söze başladı. Domuz bu sözlerle daha da meraklandı ve “Söyle komşu, saklama,” dedi. Bunun üzerine dağ kedisi, “Kartalın, yavrularına bu akşam domuz ziyafeti çekeceğini söylediğini duydum,” diye fısıldadı.
Bu sözler domuzu da korkuya düşürdü. Yavrularını koruma kaygısıyla ininden çıkamaz oldu. Artık kartal da domuz da açlıkla yüzleşiyordu. Ne yiyecek bulmak için yuvalarından ayrılabiliyor ne de birbirlerine güven duyabiliyorlardı.
Bu sırada dağ kedisi, yavrularını gönül rahatlığıyla bırakarak yiyecek aramaya çıkıyor, huzursuzluktan faydalanıyordu. Ancak işler beklediği gibi gitmedi. Bir gün avlanmaya çıktığında bir avcı tarafından vuruldu. Yavruları ortada kaldı ve çaresizlik içinde açlıkla boğuşmaya başladılar.
Kartal ve yaban domuzu, dağ kedisinin yavrularını yalnız bırakmadı. Onlara sahip çıkarak karınlarını doyurdular. Bu süreçte dağ kedisinin söylediği her şeyin iftira olduğunu anladılar. Kartal ve domuz, eskisi gibi dostça yaşamaya devam etti ve meşe ağacında yeniden huzur hâkim oldu.
Bu masal, iftiranın nasıl yıkıcı sonuçlara yol açabileceğini ve dostluğun kıymetini anlatan bir ders niteliğindedir.