Masal OkuYaşa Göre11+ Yaş MasallarıBilge Derviş ve Altın Sandık

Bilge Derviş ve Altın Sandık

Bir zamanlar, dağların eteklerinde kurulmuş, huzur dolu bir köy vardı. Bu köyün yukarısındaki sarp bir dağın zirvesinde ise yalnız bir derviş yaşardı. Derviş, bilgeliğiyle çevre köylerde tanınır ve insanların akıl danışmak için sık sık ziyaret ettiği bir kişiydi. Köylüler onu hem saygıyla anar hem de onun sözlerinde derin bir hikmet bulurlardı.

Bir gün, köyün en varlıklı tüccarı, dervişin huzuruna çıktı. Bu tüccar, genç yaşta ticarete başlamış, zekâsı ve hırsıyla büyük bir servet edinmişti. Ancak tüm bu zenginliğe rağmen içindeki boşluğu dolduramıyor, geceleri huzurla uyuyamıyordu. Dervişin bilgeliğini duymuş ve onun yanına bir umutla gelmişti.

“Ey bilge derviş,” dedi tüccar, “Hayatım boyunca çalıştım, servet biriktirdim, herkes beni başarılı biri olarak görür. Ama yine de mutlu değilim. Kalbim sıkışıyor, hiçbir şeyden zevk alamıyorum. Bana mutluluğun sırrını öğret.”

Derviş, tüccarı uzun uzun inceledi. Yüzündeki yorgun çizgiler, servet uğruna verilen savaşların izlerini taşıyordu. Hafifçe gülümsedi ve dedi ki:
“Mutluluk, dışarıda aradığın bir şey değildir. Ama sana bunu anlaman için bir yol göstereceğim. Şu tepenin arkasında bir mağara var. O mağarada altınlarla dolu bir sandık bulacaksın. O sandık, sana mutluluğun sırrını öğretebilir. Ama dikkat et: Sandığı açarken kalbinin sesine kulak vermeyi unutma.”

Tüccar, dervişin sözlerindeki bilmeceye anlam veremese de, altın dolu bir sandık düşüncesiyle heyecanlandı. “Belki de bu sandık, servetime servet katar ve mutluluğu bulurum,” diye düşündü. Teşekkür ederek dervişin yanından ayrıldı ve vakit kaybetmeden tepenin arkasındaki mağarayı aramaya koyuldu.

Saatler süren bir yürüyüşün ardından mağarayı buldu. Gerçekten de mağaranın içinde, ışıl ışıl parlayan altın işlemeli bir sandık duruyordu. Tüccar, bu manzarayı görünce heyecanla sandığa yaklaştı. Ama sandığın üstünde dikkat çekici bir yazı vardı:
“Açmaya cesaretin varsa, dikkat et: Gerçek servet kalbindedir.”

Tüccar, yazıyı okudu fakat içindeki hırs daha ağır bastı. “Bunlar sadece söz,” dedi kendi kendine. “Asıl mutluluk, bu sandığın içinde olmalı!” Hemen sandığın kilidini çevirdi ve kapağını hızla açtı.

Ancak sandığın içinden altınlar yerine, kocaman bir yılan fırladı! Yılan tıslayarak tüccara doğru atıldı. Tüccar korkudan ne yapacağını bilemedi ve can havliyle mağaradan dışarı fırladı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Soluk soluğa dervişin yanına döndü.

“Ey bilge derviş!” diye haykırdı. “Neden beni uyarmadın? O sandığın içinde mutluluk yerine korkunç bir tehlike vardı!”

Derviş, sakin bir tebessümle tüccarın yüzüne baktı ve dedi ki:
“Ben seni uyardım, ama sen kendi hırsını dinledin. Sandığın üstündeki yazı, gerçek mutluluğun kalbinde olduğunu söylüyordu. Ama sen, dışarıdaki bir sandığın içinde mutluluk aramayı tercih ettin. Mutluluk, sahip olduklarınla değil, onları nasıl kullandığınla ilgilidir.”

Tüccar, bu sözlerin anlamını o an tam olarak kavrayamasa da, dervişin öğüdü üzerinde düşünmeye başladı. Günlerce, servetini nasıl daha anlamlı bir şekilde kullanabileceğini düşündü. Sonunda, köydeki yoksul insanlara yardım etmeye karar verdi. Evler inşa ettirdi, ihtiyaç sahiplerine yiyecek dağıttı ve köyde bir okul kurarak çocukların eğitim almasını sağladı.

Yıllar geçtikçe tüccarın kalbi hafifledi, yüzünde samimi bir tebessüm belirdi. Artık altın sandıklara değil, insanların gülümsemelerine değer veriyordu. Ve sonunda, gerçekten mutlu bir insan oldu.

Önceki Masal
Sonraki Masal
İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz