Sabır Taşı

Çocuklara sabırlı olmayı anlatan eğitici bir masal!

Bir varmış bir yokmuş… Rüzgârın serin estiği, dağların göğe değdiği bir köyde Mert adında bir çocuk yaşarmış.
Mert çalışkanmış, meraklıymış ama bir türlü beklemeyi beceremezmiş. Ne istese hemen olsun ister, olmadı mı da suratını asarmış.

Bir gün bahçeye fasulye ekmiş. Ertesi sabah toprağı eşeleyip bağırmış:
— Hadi çıkın artık!

Ama tohumlar onun aceleciliğine aldırış etmemiş.

Ekmek fırından çıkınca daha soğumadan yemek istermiş. Annesi de hep uyarırmış:
— Sıcak ekmek mideni yakar, biraz sabret oğlum.

Ama Mert dinler mi? Dinlemezmiş.

Bilge Nine ve Taş

Köyün bir ucunda yaşlı bir kadın otururmuş. Herkes ona Bilge Nine dermiş.
Mert koşa koşa yanına gitmiş:
— Nine, ben dün tohum ektim, hâlâ çıkmadı. Ne zaman büyüyecek?

Nine gülümsemiş, torbasından küçük bir taş çıkarmış. Taş parlıyormuş.
— Bu, Sabır Taşı evladım. Eğer sabretmeyi öğrenmek istersen, yanında taşı. Ama unutma, taş sihirli değil, sabır isteyen bir dosttur.

Mert taşı almış ama içinden şöyle geçirmiş:
— Demek ki bu taş sayesinde her şey hemen olacak!

İlk Deneme

Mert taşı cebine koymuş, bahçeye koşmuş.
— Fasulyeler! Hemen büyüyün, elimde Sabır Taşı var!

Ama toprağın altında bir kıpırtı bile olmamış. Taşı sallamış, toprağı eşelemiş. Yine de boş.

Neredeyse taşı fırlatacaktı ki Nine’nin sözü aklına gelmiş:
— “Taş sihirli değil… sabredenlere dost olur.”

Zaman Geçtikçe

O günden sonra Mert biraz değişmiş. Tohumlarını sulamış, toprağı havalandırmış ama bu kez sabırla beklemiş.

Günler sonra küçük bir filiz toprağı delip çıkmış. Mert sevinçten zıplamış. Sabır Taşı da elinde sanki daha parlak görünmüş.
Mert anlamış: Asıl güç taşta değil, kendi sabrındaymış.

Altın Çiçek

Aradan zaman geçmiş. Köyde bir söylenti dolaşmaya başlamış: Ormanda yalnızca sabredenlerin görebildiği bir Altın Çiçek varmış. Dilekleri gerçekleştirdiği söylenirmiş.

Mert, sabrını denemek için ormana gitmiş. Çiçek tomurcuk hâlindeymiş. Gün doğmuş, kuşlar ötüşmüş, vakit geçtikçe Mert’in karnı acıkmış.
Ama taşını eline alıp kendine fısıldamış:
— Sabret Mert…

Sonunda güneş yükselirken çiçek açmış. Işıldıyormuş. Mert dileğini söylemiş:
— Köyümüzde herkes sabrın değerini öğrensin.

Çiçek kapanmış, Sabır Taşı göğe yükselmiş, ışığa dönüşmüş.

Sonrası

Mert eve dönmüş. Annesi ekmek pişirmiş. Bu kez acele etmeden beklemiş, soğuyunca yemiş. Fasulyelerini sabırla sulamış, çiçeklerine gülümsemiş.

Köylüler de ondan öğrenmişler. Artık herkes bilirmiş:

“Sabırla bekleyen, sonunda güzelliğe kavuşur.”

Bu masalı da okuyun: Dürüstlük Ülkesi ve Elmas Kalpli Çocuk

İlgili Masallar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz