Bir varmış, bir yokmuş. Uçsuz bucaksız çiçeklerle dolu, gökkuşağı renklerine bürünmüş bir ormanda türlü türlü canlı yaşarmış. Bu ormanda herkesin dikkatini çeken, parlak mavi kanatlı küçücük bir kelebek varmış. Adı Lina’ymış.
Lina diğer kelebeklerden farklıymış. Çünkü bir kanadı sağlıklı ve güçlü, diğeri ise biraz kırıkmış. Bu yüzden arkadaşları gibi yükseklere uçamaz, hep yere yakın süzülürmüş. Başlarda çok üzülür, bazen “Keşke benim de sağlam kanatlarım olsaydı.” diye iç geçirirmiş. Ama üzülmesine rağmen Lina’nın kalbi çok iyilik doluymuş.
Bir sabah, ormandaki çiçekler rüzgârla dans ederken Lina hafifçe süzülüp papatyaların üzerine konmuş. O sırada minik bir karınca yardım için bağırıyormuş:
— İmdat! Kocaman bir buğday tanesini taşıyamıyorum!
Lina hemen yanına uçmuş. Kanadı kırık olduğu için yük taşıyamaz sanılırmış ama Lina hiç düşünmeden karıncanın önüne inmiş:
— Merak etme, ben de sana yardımcı olurum, demiş.
Küçük kanatlarını çırpıp buğday tanesini sürüklemiş, karınca da arkasından itmiş. Birlikte çalışarak kocaman buğdayı karınca yuvasına taşımışlar. Karınca çok sevinmiş:
— Teşekkür ederim Lina! Sen olmasaydın yapamazdım, demiş.
Lina ise gülümsemiş:
— Hepimiz birbirimize yardım etmek için buradayız.
Günler geçmiş. Bir gün ormanda büyük bir fırtına çıkmış. Rüzgâr öyle güçlü esmiş ki birçok kelebeğin kanatları zarar görmüş, kuş yuvaları sallanmış, hatta minik çiçekler bile devrilmiş. Herkes korku içindeyken Lina hiç vakit kaybetmeden yardıma koşmuş.
Kırlangıcın yuvası düşmek üzereymiş. Lina, tek kanadıyla bile olsa uçarak yuvanın düşmesine engel olmaya çalışmış. Yerde kalan çiçek tohumlarını birer birer güvenli yerlere taşımış. Küçük böcekler fırtınada savrulunca onları yaprakların altına saklamış.
Onu gören orman halkı şaşkınlıkla bakıyormuş. Çünkü kırık kanatlı kelebek, pes etmeden herkese yardım ediyormuş. Kelebek arkadaşları hayranlıkla fısıldaşmış:
— Lina’nın kanadı kırık olabilir, ama kalbi bizden çok daha güçlü!
Fırtına sonunda dinmiş. Orman yeniden sakinleşince herkes Lina’nın etrafını sarmış. Karıncalar, kuşlar, böcekler, hatta diğer kelebekler bile ona teşekkür etmiş.
— Sen olmasaydın birçok can zarar görecekti, demişler.
Lina ise mahcup bir şekilde kanadına bakmış:
— Ben sadece elimden geleni yaptım. Belki kanadım kırık, ama yardımlaşınca engellerin hiçbir önemi kalmıyor.
O günden sonra Lina’ya ormanda “Cesur Kalpli Kelebek” demişler. Herkes, onun sayesinde gerçek gücün dış görünüşte değil, kalbin iyiliğinde saklı olduğunu öğrenmiş.
Ve böylece kırık kanatlı kelebek, ormanda yalnızca uçuşuyla değil, yardımseverliğiyle de ışık saçmış.
Unutmayalım ki engeller bazen dışarıdan büyük görünebilir ama yardımseverlik, sevgi ve dayanışma ile aşılmayacak hiçbir engel yoktur.
Bu masalı da okuyun: Minik Su Damlasının Tasarruf Macerası