Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarlardan birinde, küçük ve sevimli bir kasaba varmış. Bu kasabada çocukların en sevdiği yer, çiçeklerle süslenmiş geniş meydanmış. Meydanda yaşlı bir çınar ağacı göğe yükselirmiş. Çınarın gövdesi kocaman bir kapıya benzer, dalları ise gökyüzünü kucaklarmış.
Bir gün, kasabanın en meraklı çocuğu olan Leyla, çınarın dibinde eski bir kutu bulmuş. Kutunun üstünde altın harflerle şöyle yazıyormuş:
“Sihirli Oyuncak Kutusu – Paylaşıldıkça çoğalır.”
Leyla heyecanla kapağı açmış. İçinden rengârenk bir top çıkmış. Tam kapatacakken kutunun içinde başka bir oyuncak daha belirmiş: tahta bir bebek! Leyla şaşkınlıkla etrafına bakmış. “Acaba yanlış mı gördüm?” demiş kendi kendine.
Leyla, topu meydandaki arkadaşı Mert’e vermiş. Tam o anda kutunun içinden yepyeni bir oyuncak araba çıkmış. Sonra oyuncağı başka bir arkadaşına uzatmış, kutudan yine yeni bir oyuncak belirmiş. Leyla anlamış ki bu kutunun sırrı paylaşmaktaymış.
Günler geçtikçe Leyla kutuyu kasabadaki tüm çocuklarla paylaşmaya başlamış. Ne zaman biri oyuncaklardan birini alsa kutu içindeki oyuncakları çoğaltıyormuş. Çok kısa sürede kutunun içi bebeklerden, toplardan, arabalardan, hatta rengârenk uçurtmalardan taşmaya başlamış.
Ama kasabanın çocuklarından biri, adı Arda olan küçük bir çocuk, oyuncakları çok seviyormuş ve kutuyu sadece kendine saklamak istemiş. Bir gece gizlice kutuyu alıp odasına götürmüş. Kapağını açmış açmasına ama içinde tek bir oyuncak bile yokmuş. Arda üzülüp ağlamış. Ardından Leyla’ya durumu anlatıp “Neden bana oyuncak vermiyor?” diye sormuş. Leyla ise “Sorunun cevabını yarın alacaksın.” demiş.
Sabah olunca Leyla kutuyu çınarın altına geri getirmiş. Çocuklar toplandığında Leyla şöyle demiş:
— Bu kutu paylaşmayı sevmeyenlere kapalıdır. Onun büyüsü ancak biz birlikte oynadığımızda çalışıyor.
Arda utangaç bir şekilde başını eğmiş. Sonra cesaretini toplayıp “Ben de paylaşacağım!” demiş. Leyla ona sıcacık bir gülümseme ile bir oyuncak uzatmış. O anda kutunun içinden rengârenk balonlar fışkırmış. Çocuklar kahkahalarla balonların peşinden koşmuş.
Kasaba halkı da bu sırrı öğrenince çok mutlu olmuş. Çünkü kutu sadece oyuncak çoğaltmıyormuş; çocukların kalplerindeki sevgiyi, dostluğu ve mutluluğu da büyütüyormuş. Her paylaşımda kahkahalar göğe yükseliyor, çınarın dallarına kuşlar konup şarkılar söylüyormuş.
O günden sonra kasabanın meydanı hep neşeyle dolmuş. Çocuklar paylaşmanın sihirli bir güç olduğunu öğrenmiş. Ve kutu, asırlar boyunca çınarın altında kalmış; yalnızca paylaşmayı bilen, dostça oynayan çocuklara açılmış.
Ve gökyüzündeki yıldızlar her gece onlara şöyle fısıldamış:
“Sevgi paylaştıkça çoğalır, tıpkı oyuncaklar gibi.”
Bu masalı da okuyun: Çirkin Ördek Yavrusu